Yeni ve çok hoş bir oyun var, ismi Bakanın Kedisi. Çok eğlenceli. | Open Subtitles | هناك لعبة جديدة جذابة تُدعى لعبة الأسماء، إنها مسلّية جداً |
Ama oynamayacağım bir oyun var ki. | Open Subtitles | ومع ذلك هناك لعبة واحده يجب انت ابداً ان لاتلعبها |
Saat 1:05'de ya da 7:05'de burada bir maç var. | Open Subtitles | 05 هناك لعبة و اذا هبط المطر احذر ماذا انهم يتركون الأمر لك |
Küçükken oynadığım bir oyun vardı. | Open Subtitles | هناك لعبة أعتدت أن ألعبها عندما كنت طفل |
Okuldayken, eğer 53. bölüme ulaşırsanız, nöbet geçirmenize neden olan eski bir bilgisayar oyunu vardı. | Open Subtitles | هناك لعبة رواق مدرسية قديمة يعرف أنها تسبب النوبات إذا وصلت إلى مستوى الثالث والخمسين |
Tamam, bir kural koyacağım! Arabada osurma oyunları yok. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | حسنا, القوانين هي انه لن يكون هناك لعبة الروائح في السيارة, حسنا؟ |
Ve bize bir ipucu veren özel bir oyuncak vardı. | TED | وهكذا كان هناك لعبة واحدة خاصة اوحت لنا بفكرة. |
Ama asla oynanmaması gereken bir oyun var ki... | Open Subtitles | ومع ذلك هناك لعبة واحده يجب انت ابداً ان لاتلعبها |
İnternette davanızın adında bir oyun bile var. | Open Subtitles | هناك لعبة جديدة على الإنترنت لها نفس إسم قضيتك |
Demek oluyor ki birşeyler biliyorsun... ve hâlâ oynayabileceğin bir oyun olduğunu sanıyorsun... fakat, şu an bunun zamanı değil. | Open Subtitles | وهذا يعنى أنكِ تعرفين شيئاً ومازلتى تعتقدى أن هناك لعبة يمكنكِ لعبها لكن الآن الوقت غير مناسب |
Arkadaşlarla oynadığımız bir oyun var. İnsanların söylediklerini uydururuz. | Open Subtitles | هناك لعبة كنا نلعبها في الفصل أن تشكل مايقوله الناس |
Ama bak ne diyeceğim oynamayı sevdiğim bir oyun var. | Open Subtitles | هناك لعبة أود في لعبها سأضع المسدس بيننا |
Bir çeşit parti teması olan sevdiğim bir oyun var. | Open Subtitles | ما هو؟ هناك لعبة أسمتع بها أنها موضوع أحتفالية من نوع ما. |
Ernie unutma bu akşam maç var. - Merak etme. | Open Subtitles | ايرني , اريد ان اذكرك ان هناك لعبة الليلة |
Salı günü maç var. | Open Subtitles | هناك لعبة الثلاثاء. |
Böyle bir oyun vardı. | Open Subtitles | الآن كان هناك لعبة. |
Braavos'tayken ilk yüzümü almadan önce oynadığımız bir oyun vardı. | Open Subtitles | في (برافوس)، قبل حصولي على أوّل وجه، كان هناك لعبة اعتدت أن ألعبها. |
Dinleyin! Sadece bir maç kaldı ve biz hızımızı almış durumdayız! | Open Subtitles | أصغوا, مازال هناك لعبة واحدة ولدينا الفرصة |
Gemideki görevimde denizcilerin öğrettiği bir içki oyunu vardı. | Open Subtitles | - لا حسناً.. هناك لعبة للشرب |
Tamam, bir kural koyacağım! Ben buradayken arabada osurma oyunları yok, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | حسنا, القوانين هي انه لن يكون هناك لعبة الروائح في السيارة, حسنا؟ |
Annesi hemen yanında, bu yüzden oyuncağı ona verip kişiyi değiştirebilir, fakat kumaşın ucunda başka bir oyuncak daha bulunacak ve kumaşı kendine çekerek oyuncağı değiştirebilir. | TED | والدته حاضرة هناك، لذا يمكنه أخذ اللعبة وتقديمها لتغيير الشخص، ولكن ستكون هناك لعبة أخرى أيضاً في نهاية ذلك القماش، ويمكنه سحب القماش نحوه وتغيير اللعبة. |