Bu veriden bir sonuca giderseniz yalnızca bizim galaksimizde yarım trilyon gezegenin olması mümkün gözüküyor. | TED | يبدو أنه يمكن أن يكون هناك نصف تريليون كوكب في مجرتنا فقط. إذا كان لدى أي واحد من 10,000 له الظروف |
Asıl izlemek için gittiğiniz şeyi görmeden önce yarım saat boyunca karaktere yatırım yapılıyor. | TED | هناك نصف ساعة مستثسمره في الشخصية قبل أن تصل إلى التفاصيل الأخرى التي كنت ، كما تعلمون ، تتوقع. |
Geçen yıl Kepler uzay gözlemcileri yakın yıldızların çevresinde yüzlerce gezegen buldular, bu da şu anlama geliyor: sadece kendi galaksimizde bile yarım trilyon gezegen olabilir. | TED | في العام الماضي، وجد مرصد كيبلر الفضائي مئات الكواكب قرب النجوم القريبة، وإذا قمت باستقراء هذه البيانات، فيبدو أن هناك نصف تريليون كوكب فقط في مجرتنا. |
2016'da Çin Hükümeti yalnızca 9 ay içinde yarım milyon güvenlik tedbiri yayınladı. | TED | في عام 2016، أعلنت الحكومة الصينية أن هناك نصف مليون عملية انتهاك لاشتراطات سلامة الغذاء في تسعة أشهر فقط. |
Denver'da elinizdeki için her şeyini verebilecek yarım milyon sefil insan var. | Open Subtitles | هناك نصف مليون الفزاعات في دنفر أن تعطي أي شيء لاطعامك |
Yanılmıyorsam, yarım milyon dolar tiko para geliyor. | Open Subtitles | إذا كنت مصيباً فقد يكون هناك نصف مليون قادماً ونقداً |
O alçağın çantasında yarım milyon olduğunu biiyor musun? | Open Subtitles | اذكرك ان هناك نصف مليون فى تلك الحقيبة التى أخذها اللعين |
Burada yarım milyonuz Ghetto'ya kaçabiliriz | Open Subtitles | ليس بصوت عال لماذا لا نهاجمهم ؟ هناك نصف مليون مننا هنا يمكننا أن نحطم الحى اليهودى |
yarım milyon söz konusuyken biraz esmer olmasının ne önemi var? | Open Subtitles | ما فائدة القرش إن كان هناك نصف مليون منه في متناول يدك؟ |
O dükkandan yarım düzine kazma, kürek ve matkap çalmışlar. | Open Subtitles | هناك نصف دستة معدات و جراف و أدوات مسروقة من ذلك المتجر |
Büyük göllerin bir araya geldiği yerde, halen bulunamayan en az yarım düzine insan cesedi yüzüyormuş. | Open Subtitles | والدي يقول انه هنا اين تتقابل البحيرات العظمى لايزال هناك نصف درزينه من الجثث الغارقه والطافيه |
Bu evde yarım milyon dolar var. | Open Subtitles | سأبتعد عن طريقك هناك نصف مليون دولار في هذا المنزل |
Bay Sherman, bu teypte aynı şeyi anlatan yarım düzine adam var. | Open Subtitles | هناك نصف دزينة رجال على الشريط يؤكدون القصة |
Evimde yarım düzine güvenlik kamerası var. | Open Subtitles | هناك نصف دستة من كاميرات المراقبة مخفية في بيتي. |
Her zaman çatıda yarım düzine muhafız var. | Open Subtitles | في اي وقت معطى هناك نصف دزينة من الحراس على السقف |
- Eminim bunu bilmiyorsundur... yarım milyon sivil toplum kuruluşu görevlisinin gizli güvenlik bilgilerine erişimi var. | Open Subtitles | هناك نصف مليون عامل غير حكومي لديهم تصاريح أمنية بالغة السرية |
Dünkü araştırmalarım son sekiz yılda yeni icatlara ait yarım düzine dikkate değer hırsızlık olayı olduğunu ortaya çıkardı. | Open Subtitles | توصلت بتحقيقاتي بالأمس أن هناك نصف درزينة من السرقات الملحوظة للأختراعات الحديثة خلال الأعوام الثمانية الماضية |
- yarım düzine adam onun peşinde. - Kaçmasına ben yardım ettim. | Open Subtitles | هناك نصف دستة رجال تبحث عنة لقد ساعدتة فى الهروب |
40 yıl içerisinde yarım düzine kadar görgü tanığı var ama, daha önce incinen olmamıştı. | Open Subtitles | كان هناك نصف دسته مشاهدات علي مر 40 عاما الاخيره ولكن لم يتاذي احدهم |
Benden duymuş olma ama annenin kilise ayakkabısının içinde yarım bir çikolata var. | Open Subtitles | لم تسمع هذا مني لكن هناك نصف قطعة حلوى محشورة في الحذاء الذي تذهب به أمك للكنيسة |