"هناك نظام" - Traduction Arabe en Turc

    • sistemi var
        
    • sistem var
        
    • bir düzen
        
    • bir protokol
        
    • düzeni vardır
        
    • bir sistem
        
    Koridor sonundaki kırmızı kapının ardında Sovyet dönemi bir silah sistemi var. Open Subtitles هناك نظام أسلحة من العصر السوفيتي تحت ذلك المدخل، خلف الباب الأحمر
    Ana tapınağa çıkan bir yeraltı tünel sistemi var. Open Subtitles هناك نظام أنفاق تحت الأرض يؤدي إلى المعبد الرئيسي
    Kuzeybatı'dan gelen alçak basınç sistemi var. Open Subtitles هناك نظام ضغطِ منخفضِ قادم مِنْ المنطقة الشمالية الغربيةِ.
    Evet bayanlar baylar, zamanla kendini ispat etmiş bestecilerin yüzyıllardır kullandığı gerçekten de o notanın varlığını ispat eden bir sistem var. TED حسنا سيداتي وسادتي, هناك نظام عريق، والذي كان يستخدمه الملحنون لمئات السنين والذي يثبت بأن تي كانت موجودة حقا في السلم الموسيقي
    Hayatın boyunca hesapsız para harcadığını biliyorum ama gelirlerle giderlerin karşılandığı gerçek bir sistem var. Open Subtitles أعلم أنك عشت حياتك بجيبغيرمحدود، و لكن هناك نظام حقيقي جداً عن الأموال الداخلة نظير الأموال الخارجة
    Şu anda geçerli kaos durumu sonsuza kadar sürmeyecek bir düzen gelmesi gerek. Open Subtitles هذا الوضع الحالى من الفوضى لن يدوم للابد يجب ان يكون هناك نظام
    Bu bir protokol. O zaman görüşmeyi ve raporu yazmayı ben yapacağım. Open Subtitles هناك نظام لذلك أنا من سيتولى الحديث وكتابة التقرير.
    Her birimizin bir içgüdüsü, yolculuğumuzun doğal... bir düzeni vardır. Open Subtitles هناك نظام طبيعي لرحلتنا
    İçkici elit üyeler için bir el sinyali sistemi var mı? Open Subtitles هل هناك نظام داخلي للإشارة باليد لنخبة الثملين؟
    Prototipte gömülü bir jiroskopik konum bulma sistemi var. Open Subtitles هناك نظام توازني لتحديد المواقع مصمم داخل النموذج
    Manastırın altında karmaşık bir tünel sistemi var ama yol gösterecek harita yok. Open Subtitles هناك نظام نفق واسع تحت الدير، ولكن ليس لدينا لوحة لتحرسنا.
    Bu noktaya kadar, bahsettiğim tüm teknolojiler silikon tabanlıydı, birler ve sıfırlar, ama orada başka bir işletim sistemi var: orijinal işletim sistemi, DNA. TED حتى هذه اللحظة، كل التقنيات التي تحدثت عنها تمت على أساس مادة السيليكون، الآحاد والأصفار، ولكن يوجد نظام تشغيل آخر هناك: نظام التشغيل الأصلي، الحمض النووي.
    Bir alarm sistemi var ama acil durum düğmesi yok. Open Subtitles هناك نظام إنذار لا يوجد زر رعب
    Bankanın altında çalışan eski bir kanalizasyon sistemi var. Open Subtitles هناك نظام صرف صحي تحت ذلك البنك
    Bak, buranın kendine özgü bir adalet sistemi var. Open Subtitles ترى، هناك نظام قضائي مستقل هنا
    Orada kaldığı süre boyunca katı kuralların uygulandığı bir sistem var ve bunun nasıl yürüdüğünü size açıklamak gibi bir yükümlülüğümüz yok. Open Subtitles وعن مدة إقامتها هناك نظام بقوانين مشددة ولسنا مضطرين لشرح طريقة عمله
    İçinde istenmeyen tüm sesleri engelleyen gürültü kesici bir sistem var. Open Subtitles هناك نظام لحد من الضوضاء المدمج لإزالة كل الأصوات الغير مرغوب فيها.
    Ülkemizi istediğimiz yerde yani elitlerin arasında kendimizden üstünlere kafa tuttuğumuz yerde durmasını sağlayan iyi bir sistem var. Open Subtitles هناك نظام كامل يحفظ ،بلادنا حيث نريدها بين الصفوة ويكون لدينا نفوذ أكبر
    Hayır, ama hiyerarşik bir düzen var, sıralama gibi. Open Subtitles لا, لكن هناك نظام تسلسلي مثل الوقوف في الصف
    Diğerleri de yapıyor. Bu standart bir protokol. Open Subtitles كما فعله غيري هناك نظام موحد
    Her şeyin bir düzeni vardır. Open Subtitles هناك نظام لكل شيء

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus