"هنالك شيئ" - Traduction Arabe en Turc

    • şey var
        
    • bir şeyler var
        
    • bir şey vardı
        
    Bu polisleri fırçalamadan önce bilmeniz gereken bir şey var. Open Subtitles قبل أن تعاقب هاذين الشرطيين هنالك شيئ يجب أن تعرفه
    Schwarzschild yarıçapını kütle belirlediğine göre, aslında bilmem gereken tek bir şey var. TED و كون الكتلة تحدد شعاع شوارزشيلد هنالك شيئ واحد فقط اريد ان أعرفه حقاً
    – sana sormak istediğim bir şey var, Kusanagi. Open Subtitles هنالك شيئ ما اريد ان اسألكي عنه يا كوساناجي
    Gitmeden önce size göstermek istediğim bir şeyler var. Open Subtitles هنالك شيئ أريدكم أن تلقون عليه نظرة قبل أن تذهبوا
    1'e 6 veren birleşik bahis dedikleri bir şey vardı. Open Subtitles لقد كان هنالك شيئ يسمى "إستثمار" يدفع 6 إلى 1
    Artık ülkemizin başkentinde, bütün müzelere, sanat galerilerine ve bütün diğer harika şeylere ilave olarak her şeyden daha çok seveceğiniz bir şey var dinazorlar. Open Subtitles والآن إضافة لكل التحف والمعروضات الفنيه وكل ما رأيتموه هنا في عاصمة أمتنا هنالك شيئ ستحبونه كثيراً علي وجه الخصوص أكثر من أي شيئ آخر
    Tamam, peki. Ama yanımda olmadan yaşayamayacağım bir şey var. Open Subtitles حسناً ، ولكن هنالك شيئ واحد لاأستطيع المغادرة بدونه
    Bak, sana ne zamandır söylemek istediğim bir şey var. Open Subtitles انظري ، لقد كان هنالك شيئ اردت اخباركي اياه.
    Şurada gördüğüm yani Ganimed'den bile güzel olan bir şey var, Lisa. Open Subtitles هنالك شيئ اراه حتى انه أجمل من غانيميد, ليزا
    Aslında yardımcı olabileceğiniz bir şey var. Open Subtitles في الحقيقة هنالك شيئ تستطيعين مساعدتي به
    Yine de anlamadığım bir şey var. Open Subtitles يا شباب هنالك شيئ واحد لم افهمه
    Başladığımdan beri size sormak istediğim bir şey var. Open Subtitles هنالك شيئ اود ان اسألك عنه منذ ان بدأت
    Dolapta bir şey var. Open Subtitles أنها الخزانة هنالك شيئ بداخلها
    Dinle daha önceden bahsetmeyi unuttuğum bir şey var. Open Subtitles اسمع هنالك شيئ نسيت ذكره من قبل
    Hayatından çıkartman gereken bir şey var. Open Subtitles هنالك شيئ في حياتك تحتاجين لإزالته
    Olay yeriyle ilgili kafamı kurcalayan bir şey var. Open Subtitles هنالك شيئ ما يضايقني بشأن مسرح الجريمة
    - Lois, sana söylemem gereken inanılmaz bir şey var. Open Subtitles هنالك شيئ لا يصدق علي أن أخبرك به
    - Sana diyorum, ters bir şeyler var. Open Subtitles أراجع غرف العمليات أنا أؤكد لك أن هنالك شيئ ليس على مايرام
    Doktor Leonard'da bir şeyler var; hoşuma gitmedi o adam. Open Subtitles هنالك شيئ بخصوص الدكتور (لينور)لا يعجبني
    Ancak nöbetleri, hüsranları ve hiç bitmeyen hiperaktivitesinin ötesinde çok özel bir şey vardı: dünyayı önyargısız gören saf ve masum bir çocuk, hiç yalan söylemeyen bir insan. TED لكن ومع نوبات الغضب والاحباط وفرط النشاط اللامنتهي كان هنالك شيئ فريد: طبيعة نقية وبريئة، طفل رأى العالم من غير تحيز,انسان لم يكذب ابدا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus