Bir kuraklık yüzünden bütün Henan'ın açlıktan kırılacağını hiç tahmin etmezdim! | Open Subtitles | ما تخيّلت أن الجفاف يمكن أن يجوّع كلّ "هنان"! |
Henan'a gelince, yan yatmış batan bir gemi gibiydi. | Open Subtitles | المجيئ إلى "هنان" كان مثل ركوب سفينة غارقة. |
Burada, Chungking'de Henan'daki şiddetli kuraklıkla ilgili pek çok söylenti var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الكلام في "تشونغ كينغ" حول شدّة الجفاف في "هنان". |
Belediye başkanı burada kalan yerlileri güvenlik önlemi olarak Hannan Rekreasyon Merkezi'ne gelmeye teşvik ediyor. | Open Subtitles | محافظ المدينة يحث المقيمين ويناشدهم للذهاب إلى مركز "هنان" فقط كأجراء وقائي |
Andre Hannan'da o kurbanlara çıplak elleriyle sarılacak güç yoktu. | Open Subtitles | (أندري هنان) كان يفتقر للقوة لمعانقة: خنق] هؤلاء الضحايا بيديه]. |
Öncelikle Japonlara gidip Henan'a saldırmaktan vazgeçmeleri için konuşun. | Open Subtitles | أولاً، إذهب إلى اليابانيين وأقنعهم بالعدول عن مهاجمة "هنان". |
Henan'daki otuz milyon aç insanın iyiliği için hükümetten acil yardım isteme yolu bulmama yardım edin. | Open Subtitles | لأجل الثلاثون مليون من الناس الجائعون في "هنان"، ساعدني بإيجاد طريقة لسؤال الحكومة لأجل الإغاثة الطارئة. |
Başkomutan Burma'dan gönderdiği telgrafta Henan'dan geri çekilmemizi emrediyor. | Open Subtitles | القائد العام أرسل برقية من الجبهة في "بورما" يأمرنا بالتراجع من "هنان". |
Efendim, Henan'da pek çok mülteci var. | Open Subtitles | سيّدي، هناك العديد من اللاجئين في "هنان". |
Bir felaket olduğunda, Henan'daki insanlar her zaman Şanksi'nin batısına giderler. | Open Subtitles | الناس في "هنان" دائمًا يذهبون غربًا إلى "شانزي" عندما تكون هناك كارثة. |
Henan'da neler olduğunu Çin hükümetine söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد إخبار الحكومة الصينية عن الذي يحدث في "هنان". |
Okurlarımız Henan'daki felâketle ilgili dünkü haberi görmüş olacaklar. | Open Subtitles | قرّائنا سيرون تقرير أمس حول الكارثة في "هنان". |
Artık daha fazla insan Henan'daki savaştan bahsediyor. | Open Subtitles | حتى ناس أكثر يتحدّثون حول الحرب في "هنان". |
Henan'ı terk ettiğimizi ve mültecileri Japonlara bıraktığımızı söylüyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يقولون نحن نتخلى عن "هنان" ونترك اللاجئين لليابانيين. |
Size bunu bildirmek beni üzüyor ancak Henan'daki 30 milyon insanın yemek için yeterli yiyeceği yok. | Open Subtitles | يحزنني إبلاغك أنّ 30 مليون شخص في "هنان" ليس لديهم طعام كافي ليأكلوا. |
Bunca posteri Andre Hannan mevzusunda neden haklı olmadığını göstermek için mi yaptın? | Open Subtitles | إذن أنت أنشأت كل هذه الملصقات لتشرح لماذا كنت مخطئًا حيال (هنان)؟ |
Andre Hannan yalan söylemiyordu çünkü yaptığına gerçekten inanıyor. | Open Subtitles | (أندري هنان) كان صادقًا لأنه حقًا يعتقد في أنه اقترف الجرائم. |
Hannan'ın itirafı o sarılmaların detaylarıyla neredeyse birebir eşleşti. | Open Subtitles | اعتراف (هنان) طابَق تفاصيل جريمتيْ العناق تحديدًا. |
O sarılmaları Hannan'ın doktorunun işlediğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | أتظن أن طبيب (هنان) هو مرتكب جرائم العناق هذه؟ |
Bu Andre Hannan'ın fotoğrafı. Eski bir hastanız. | Open Subtitles | هذه صورة لمريض سابق لديك، وهو (أندري هنان). |
Bay Hannan'ın hatırladıklarıyla ilgili de bir alakanız var diye düşündük. | Open Subtitles | ونظن أن لك دخلًا بما يتذكّره السيد (هنان) أيضًا. |