Bu konu benim için bir takıntı hâlini aldı ve davayı arkamdan gelenlere şutlayıp tatilin tadını çıkaramam. | Open Subtitles | صارت هوساً بالنسبة إليّ ولن أرحل وألقي بفظاعة كهذه على من يُنصّب بعدي |
Soruşturmam boyunca Hoyt bana karşı bir takıntı oluşturdu. | Open Subtitles | خلال فترة التحقيق كان يطور هوساً بي |
- Sana biraz rahat vermeye çalıştım çünkü endişe edeceğini biliyordum ama bu bir takıntı. | Open Subtitles | -حاولت أن أمنحك مساحة خاصة بك لأنني كنت أعرف أنك تقلق حيال ذلك ولكن هذا هوساً |
Her köşede bulabileceğin şeylerdi, ve saplantı haline geldi. | Open Subtitles | والتي تجدها عن كل زاوية ،وأصبح الامر هوساً |
Yani öyle dar bir saplantı yok. | Open Subtitles | انه ليس مجرد، كما تعلمين... هوساً جنسياً ضيقاً. |
Biraz saplantı haline gelmişti. | Open Subtitles | كان يشكل هوساً لديه |
- Bu bir takıntı değil. | Open Subtitles | ولكن إذا إستمررت في . -هذا ليس هوساً |
takıntı mı yaptın bunu ? | Open Subtitles | -هل هو هوساً منك؟ |
takıntı haline gelir. | Open Subtitles | هوساً |
- Bu bir takıntı değil. | Open Subtitles | -هذا ليس هوساً |
# Hepimizin başı belada, ha? # Çabalamak saplantı haline gelir. | Open Subtitles | والسعي يصبح هوساً |
Juliet, korkarım ki Josh Groban sende bir saplantı halini almaya başladı. | Open Subtitles | جوليت ) , أنا قلق من أن ( جوش جروبان ) هذا ) أصبح يمثل هوساً بالنسبة لكِ |
Bu soru senin için bir saplantı oluyor. | Open Subtitles | هذا السؤال أصبح هوساً لديك |
saplantı olmuştu. | Open Subtitles | كان هوساً |