Aslında, bu yüzden daha fazla insan bir silaha sahip olmayı seçiyor. | TED | في الحقيقة، هذا هو السبب الذي يجعل أناساً أكثر يختارون امتلاك أسلحة. |
Belki de sana gerçekten babanı anımsattı. O yüzden kendini o kadar kaptırdın. | Open Subtitles | ربما كان تذكيرك من والدك، وهذا هو السبب الذي حصل حتى في ذلك. |
Tam da bu nedenle seni kemik genç olarak çağırıyorum. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الذي طلبتك لإجله يا فتى العظام |
Bu nedenle iki çift külota ve bir pede ihtiyacı oluyor. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الذي يجعله يرتدي زوجين من الملابس الداخلية وبطانة للملابس الداخلية |
Teşekkür ederim, Tina, ama seninle gelmememin sebebi bu değildi. | Open Subtitles | لكن ذلك ليس هو السبب الذي يمنعني من الذهاب معك. |
Seni bu davaya sokmamın tüm sebebi buydu. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي جلبت لك القضية من أجله |
Bu yüzden ben ve Charlie her şeyi tamamen profesyonel çizgiler içinde tuttuk. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي لي وتشارلي دائما إبقاء كل شيء في نطاق العمل |
Sydney bundan nefret etti. Bu yüzden o videoyu yaptı. | Open Subtitles | و هذا هو السبب الذي جعلها تقوم بصناعة الفيديو ؟ |
İşte bu yüzden kuş uçmaz kervan geçmez bu çiftliğe geldik. | Open Subtitles | ماذا ؟ هذا هو السبب الذي جعلنا نأتي كل هذه المسافة |
İşte bu yüzden önümüzdeki on yıl içinde Çince konuşuyor olacağız. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الذي سيجعلنا جميعا نتحدث الصينية خلال عشر سنوات |
Bu yüzden kendimizi deşifre edip yardım için size geldik. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي جعلنا نظهر انفسنا ونلتمس منكم المساعدة |
Belki bu yüzden "her işte bir hayır var" demem gerekmiştir. | Open Subtitles | ربما هذا هو السبب الذي يجعلني أقول بأن الأشياء تحدث لسبب، |
Bu nedenle mi Hitler'in sana şaplak atması hakkında okuyorsun? | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي يجعلك تقرأين عن هتلر يضربك على مؤخرتك ؟ |
- Evet, maktul, müvekkilinizi bu nedenle vasiyetinden çıkartmak ile tehdit ettiğini öne sürüyoruz. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي جعل الضحية يهدد بشطب اسم موكلك من وصيته |
Bu nedenle şerefimi korumak adına yiğitçe silahına sarıldın. | Open Subtitles | وهذا هو السبب الذي جعلكَ شُجاع كي تلتقط السيف و تُحارب من أجلى. |
Bu nedenle Ölümsüz olarak adlandırılıyor. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي من اجله اطلقوا عليه لقب الخالد |
Hepiniz buna inandınız ve işte bu nedenle, buradasınız. | Open Subtitles | أنتم جميعا نتفق مع ذلك، هذا هو السبب الذي جئت إلى هنا. |
Bu nedenle sizi mümkün olduğunca erken çağırdım ki seçenekleriniz olsun. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي جعلني أستدعيكم بأسرع وقت ممكن ليكون لديكم خيارات |
Ama açık olmanın bu denli öne çıkmasının sebebi bu çünkü çoğu insan öyle değil. | TED | ولكن هذا هو السبب الذي يجعلك تتميز بكونك منفتحاً، لأن معظم الناس ليسوا كذلك. |
Babamın o siyah elbiseyi giyip o eve girmesinin sebebi bu. | Open Subtitles | هو السبب الذي جعل أبي يلبس هذا الزيِّ الأسودِ ويقتحمَ ذلك البيتِ |
Hoşlanıyor ve güvende hissediyor oluşunu sormaya zorunlu hissedişimin sebebi buydu ve "Evet." dedi. | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي جعلني... أسألها إذا كانت تتمتع به,. وإذا شعرت انها آمنة |
Hayır. Clark'ın devlet için çalışmamasının sebebi buydu. | Open Subtitles | لا , هذا هو السبب الذي جعل (كلارك) لا يعمل مع الحكومة |