"هو السبيل الوحيد" - Traduction Arabe en Turc

    • tek yolu
        
    • tek yol
        
    • tek şey
        
    • tek yoluydu
        
    • tek yolumuz
        
    • tek çare
        
    Benim gibi bir sonun olmaması için kendini engellemenin tek yolu... Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد الذي ستوقف به نفسك من الانتهاء مثلي
    Böyle bir davada, gizli oy düşündüğünü ortaya koymanın tek yolu. Open Subtitles فى مثل هذه الحالة فإن التصويت سرى هو السبيل الوحيد لكشف كيف يفكر كل منا
    Ya seni kurtarmanın tek yolu buysa? Open Subtitles ولو فرضنا ان هذا هو السبيل الوحيد لأنقاذك ؟
    Saklanacak ya da gizlenecek bir şey yok. Bildiğim tek yol da bu. Open Subtitles . لا أسرار و لا إختباء . هذا هو السبيل الوحيد الذي أعرفه
    Ben bir fahişeyim,Kuzey kötülüğüne yaklaşmak için tek yol bu Open Subtitles أنا عاهرة، وهذا هو السبيل الوحيد للإقتراب من شيطان الشمال
    Onlar hamamböceği. Onlarla baş etmenin tek yolu toplu imha. Open Subtitles انهم حيوانات , و الدمار الشامل هو السبيل الوحيد للتفاهم معهم
    Çünkü seni arabamdan çıkarmamın tek yolu buydu. Open Subtitles لأنه هو السبيل الوحيد لتحصل على الخروج من سيارتي.
    Hemen buradan gitmelisin. Kurtuluşunun tek yolu bu. Open Subtitles يجب أن نقضى عليها هذا هو السبيل الوحيد لهزيمته
    Hayır, üst düzey bir iblisi yok etmenin tek yolu kendi etiyle hazırlanmış bir iksir. Open Subtitles لا، هو السبيل الوحيد لهزيمة شيطان المستوى العلوي هو مع جرعة من جسده.
    Filmin güzel olmasının tek yolu birbirimize güveniyor olmamızdır. Open Subtitles الثقة ببعضنا هو السبيل الوحيد القاضي بنجاح الفيلم
    İzlerin bu şekilde oluşmasının tek yolu. Open Subtitles وهذا هو السبيل الوحيد ان يطبع الحصول على مثل هذا.
    Hem şirketi hem de aileyi korumanın tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد لحماية الشركه والأسرة
    Hep benimle duracak. Dayanabilmemin tek yolu bu çünkü. Open Subtitles ستظل دائماً معى لأن هذا هو السبيل الوحيد للتحمُّل
    Sana biraz esneklik yaratmanın tek yolu buydu. Open Subtitles ذلك هو السبيل الوحيد للحصول على هامش للمناورة
    Seni adaya getirmenin tek yolu düğündü. Open Subtitles لقد كان الزفاف هو السبيل الوحيد الذي فكرتَ به لأعيدكِ إلى هذه الجزيرة
    İnsan kanı onu durdurabilmemin tek yolu ve ben bunu yapamam. Open Subtitles سيتكلف الأمر ، تناولى لدماء بشرية هذا هو السبيل الوحيد لإيقافه ، و لا يُمكننيّ القيام بذلك.
    Çünkü bu gece partiye girebilmemiz için tek yol bu. Open Subtitles لأن ذلك هو السبيل الوحيد التي نتلقاها في حزبه الليلة.
    tek yol bu, başka çaremiz kalmadı. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد و انكم جميعا تعرفون ذلك.
    Eğer tek ümidim sizseniz, tek yol buysa ve bir işe yaramıyorsa, peşini bırakmalıydım. Open Subtitles وإذا كُنتِ أنتِ الأمل الوحيد, وأن هذا هو السبيل الوحيد, فلوّ لم ينجَح, عندئذ ستكونُ نهايتى.
    Bu benim ona kullanılamaz olduğumun bedeli olarak yapabileceğim tek şey. Open Subtitles وهذا هو السبيل الوحيد لكي أكفر عن أخطائي
    Öldürmek onlara yakınlaşmamın tek yoluydu. Open Subtitles القتل هو السبيل الوحيد لأتمكن من الإقتراب منهم.
    İtalyanları dize getirme konusunda ciddiysek tek yolumuz Jimmy. Open Subtitles بحقكم يا رفاق، إذا كنا جادين حيال القبض على العصابة الإيطالية، فـ (جيمي) هو السبيل الوحيد.
    Bunun için kusura bakma Maria ama tek çare bu. Open Subtitles عذرا عن هذا، ماريا، ولكن هذا هو السبيل الوحيد.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus