Benim gibi bir sonun olmaması için kendini engellemenin tek yolu... | Open Subtitles | هذا هو السبيل الوحيد الذي ستوقف به نفسك من الانتهاء مثلي |
Böyle bir davada, gizli oy düşündüğünü ortaya koymanın tek yolu. | Open Subtitles | فى مثل هذه الحالة فإن التصويت سرى هو السبيل الوحيد لكشف كيف يفكر كل منا |
Ya seni kurtarmanın tek yolu buysa? | Open Subtitles | ولو فرضنا ان هذا هو السبيل الوحيد لأنقاذك ؟ |
Saklanacak ya da gizlenecek bir şey yok. Bildiğim tek yol da bu. | Open Subtitles | . لا أسرار و لا إختباء . هذا هو السبيل الوحيد الذي أعرفه |
Ben bir fahişeyim,Kuzey kötülüğüne yaklaşmak için tek yol bu | Open Subtitles | أنا عاهرة، وهذا هو السبيل الوحيد للإقتراب من شيطان الشمال |
Onlar hamamböceği. Onlarla baş etmenin tek yolu toplu imha. | Open Subtitles | انهم حيوانات , و الدمار الشامل هو السبيل الوحيد للتفاهم معهم |
Çünkü seni arabamdan çıkarmamın tek yolu buydu. | Open Subtitles | لأنه هو السبيل الوحيد لتحصل على الخروج من سيارتي. |
Hemen buradan gitmelisin. Kurtuluşunun tek yolu bu. | Open Subtitles | يجب أن نقضى عليها هذا هو السبيل الوحيد لهزيمته |
Hayır, üst düzey bir iblisi yok etmenin tek yolu kendi etiyle hazırlanmış bir iksir. | Open Subtitles | لا، هو السبيل الوحيد لهزيمة شيطان المستوى العلوي هو مع جرعة من جسده. |
Filmin güzel olmasının tek yolu birbirimize güveniyor olmamızdır. | Open Subtitles | الثقة ببعضنا هو السبيل الوحيد القاضي بنجاح الفيلم |
İzlerin bu şekilde oluşmasının tek yolu. | Open Subtitles | وهذا هو السبيل الوحيد ان يطبع الحصول على مثل هذا. |
Hem şirketi hem de aileyi korumanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذا هو السبيل الوحيد لحماية الشركه والأسرة |
Hep benimle duracak. Dayanabilmemin tek yolu bu çünkü. | Open Subtitles | ستظل دائماً معى لأن هذا هو السبيل الوحيد للتحمُّل |
Sana biraz esneklik yaratmanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | ذلك هو السبيل الوحيد للحصول على هامش للمناورة |
Seni adaya getirmenin tek yolu düğündü. | Open Subtitles | لقد كان الزفاف هو السبيل الوحيد الذي فكرتَ به لأعيدكِ إلى هذه الجزيرة |
İnsan kanı onu durdurabilmemin tek yolu ve ben bunu yapamam. | Open Subtitles | سيتكلف الأمر ، تناولى لدماء بشرية هذا هو السبيل الوحيد لإيقافه ، و لا يُمكننيّ القيام بذلك. |
Çünkü bu gece partiye girebilmemiz için tek yol bu. | Open Subtitles | لأن ذلك هو السبيل الوحيد التي نتلقاها في حزبه الليلة. |
tek yol bu, başka çaremiz kalmadı. | Open Subtitles | هذا هو السبيل الوحيد و انكم جميعا تعرفون ذلك. |
Eğer tek ümidim sizseniz, tek yol buysa ve bir işe yaramıyorsa, peşini bırakmalıydım. | Open Subtitles | وإذا كُنتِ أنتِ الأمل الوحيد, وأن هذا هو السبيل الوحيد, فلوّ لم ينجَح, عندئذ ستكونُ نهايتى. |
Bu benim ona kullanılamaz olduğumun bedeli olarak yapabileceğim tek şey. | Open Subtitles | وهذا هو السبيل الوحيد لكي أكفر عن أخطائي |
Öldürmek onlara yakınlaşmamın tek yoluydu. | Open Subtitles | القتل هو السبيل الوحيد لأتمكن من الإقتراب منهم. |
İtalyanları dize getirme konusunda ciddiysek tek yolumuz Jimmy. | Open Subtitles | بحقكم يا رفاق، إذا كنا جادين حيال القبض على العصابة الإيطالية، فـ (جيمي) هو السبيل الوحيد. |
Bunun için kusura bakma Maria ama tek çare bu. | Open Subtitles | عذرا عن هذا، ماريا، ولكن هذا هو السبيل الوحيد. |