Burada yaptıkları şey kanserli bir tümörü yok etmek. | TED | في الحقيقة، فإن ما تقوم به هنا هو تدمير ورم سرطاني. |
Esas amacımız nanomakinelerin tüm kayıtlarını yok etmek. | Open Subtitles | هدفنا هو تدمير كل شيء يتعامل مع آلة النانو |
Bunu düzeltmenin tek yolu her şeyi yok etmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإصلاح هذا هو تدمير كل شيء. |
Zeki bir suçlunun ilk yapacağı iş kanıtları yok etmektir. | Open Subtitles | أوّل شيءٍ يفعله مُجرم ذكيّ هو تدمير الأدلة. |
Ama eğer asfalta büyümemiz olarak bakarsak, o zaman tüm yaptığımızın gezegenin özündeki temel işletim sistemini tahrip etmek olduğunu fark ederiz. | TED | لكن إذا نظرنا إلى الأسفلت كنمونا ، فإننا ندرك أن كل ما نفعله هو تدمير نظام التشغيل الأساسي لكوكب الأرض. |
Soykırım bir ırkın ya da politik, dini veya etnik bir grubun sistemli bir şekilde ve kasıtlı olarak yok edilmesidir. | TED | التطهير العرقي هو تدمير متعمد ومنظم لمجموعة سياسية أو دينية أو عرقية. |
Tek yapman gereken makineyi yok etmek, sonra bir şey olmayacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو تدمير الآلة وستكون بخير. |
Tek yapman gereken makineyi yok etmek, sonra bir şey olmayacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو تدمير الآلة وستكون بخير. أعدك |
Tek yapman gereken makineyi yok etmek, sonra bir şey olmayacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | كل ما عليك القيام به هو تدمير الجهاز، وقالت انها سوف يكون على ما يرام، ووعد. |
Bize kalan tek şey kamyoneti yok etmek. | Open Subtitles | كل ما تبقى لنا الآن هو تدمير الشاحنة |
Bizce saldırıların sebebi, onların sağlık durumları ile ilgili kanıtları yok etmek. | Open Subtitles | هو تدمير دليل في مجاريهم الدموية |
Benim tek yaptığım, başkalarının hayatlarını yok etmek. | Open Subtitles | كل ما أفعله هو تدمير حياة الاخرين |
Yapılacak en güvenli şey, saati yok etmek! | Open Subtitles | أمن شيء للقيام به هو تدمير الساعة |
Tek yapabileceğimiz virüsü yok etmek, | Open Subtitles | كل ما بامكاننا فعله هو تدمير الفايروس |
Evet, Cersei hayattaki tek amacımın Lannister Hanesi'ni yok etmek olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | -نعم (سيرسي) تعتقد أن هدفي الوحيد في الحياة هو تدمير عائلة (لانيستر) |
Eğer Pete peşinde olduğumuzu anlarsa tek yapması gereken, zulayı yok etmek olur. | Open Subtitles | الخدعة هي, إذا عرف (بيت) أننا نلاحقه, فكل ما عليه فعله هو تدمير المخدرات وينتهي الامر |
Yani, bunu geçmişte bırakmanın tek yolu Jessica için önemli bir şeyi yok etmek. | Open Subtitles | إذن ... الطريقة الوحيدة بالنسبة لك للحصول على هذا الماضي هو تدمير شيء مهم لـ جيسيكا . |
Gizli bir üssü terketmenin standart prosedürü istihbarat açısından degerli olan her şeyi yok etmektir. | Open Subtitles | البروتوكول القياسي لترك قاعدة سرية هو تدمير كل شي من معلومات استخباريه قيمة |
bence yapabilecekleri en doğru şey, hiç olmazsa yuvaları bu kadar korumaya çalışmak yerine her birini tek tek tahrip etmeleri olur. Böylece kuşlardan bazıları kaçarlar ve bu yıl böylesi onlar için daha iyi olur. | TED | انا اظن ان ما كان يتوجب عمله لحماية تلك الطيور هو تدمير كل اعشاشها على تلك المحمية لاجبارها على الرحيل من هنا وهذا التصرف هو افضل تصرف يمكن القيام به لاجل الطيور |
Görevin adı IANOS. Amacınız bir gemiyi tamamen tahrip etmektir. | Open Subtitles | اسم المهمة "آنوس" هدفكم هو تدمير السفينة بالكامل. |
Aslında atmosfere salınan karbonun ikinci büyük nedeni ormanların yok edilmesidir. | TED | في الواقع ، السبب الثاني لتسرب الكربون في الجو هو تدمير الغابات. |