Boyutu algılamanız için, en büyük panel yaklaşık iki metre uzunlukta. | TED | لأعطيكم فكرة عن المقياس، إن ارتفاع أكبر لوحة هو حوالي مترين. |
Bugün ortalama bir Amerikalı her yıl yaklaşık bir haftasını sıkışık trafikte geçiriyor. Bu çok büyük bir zaman ve kaynak kaybı. | TED | اليوم المتوسط الامريكي هو حوالي اسبوع من كل عام يضيع في الاختناقات المرورية وذلك اهدار عظيم للوقت والموارد |
Ortalama bir CEO'nun bir hafta içinde yaklaşık 139 tane görev ile ilgili faaliyette bulunduğunu tespit ettiler. | TED | لكنهم وجدو ان متوسط ما يشارك فيه المدير التنفيذي هو حوالي 139 مهمة في الاسبوع |
ve tüm bu çalışmaların ortalaması, yaklaşık 5 bin birey anlamına geliyordu. Ama bu sayıyı inandırıcı bulmuyorum. | TED | لكن المتوسط في كل هذه الدراسات هو حوالي 5000 وهو ما لا أصدقه شخصياً |
Toplam enerji dengesizliği, şimdi, yaklaşık her metrekareye onda altı watt kadar. | TED | مجموع اختلال التوازن الطاقي الآن هو حوالي ستة أعشار واط للمتر المربع الواحد. |
Gerçek sayı ise yaklaşık 3000, yani beklenen sayının yaklaşık yüzde 2'si. | TED | العدد الفعلي هو حوالي 3000، نحو اثنين في المئة من هذا الرقم المُتوقع |
Biyosfer 2 yaklaşık 1,2 dönüm büyüklüğünde, dışarıya bütünüyle kapatılmış bir minyatür dünyadır. Ve ben orada tam 2 yıl, 20 dakika yaşadım. | TED | بيوسفار 2 هو حوالي ثلاثة فدادين ، مغلقة تماما ، عالم مصغر حيث عشت هناك لمدة سنتين و 20 دقيقة. |
yaklaşık yedi kilo, açık kahverengi, kahverengi yumuşak kulaklı... | Open Subtitles | هو حوالي 50 باوند، لونه أصفر مائل للبني وأذنيه بنيتان لينتان |
Bu nedenle bunu formüle etmenin bir yolu, insan zihni dakikada milyonlarca bilgi parçacığını alabilir, bilinçli olarak bunun yaklaşık 40'ının farkındadır. | TED | توجد طريقة واحدة لصياغة ذلك, ان العقل البشري قادر على اخذ ملايين الاجزاء من المعلومات في دقيقة واحدة, بينما ما يدركه بوعي هو حوالي اربعين. |
Aslında, düzeltici gözlük için global ihtiyacın yaklaşık nüfusun yarısı olduğunu gösteren bir deneyi şu anda gösterdim. | TED | لكن في الحقيقة، أنا أزعم أننا قمنا بتجربة هنا والآن، التي تظهر لنا أن الاحتياج العالمي للنظارات التصحيحية هو حوالي نصف السكان في أي مكان. |
yaklaşık 15-20 metre. | Open Subtitles | هو حوالي 50 -60 قدم إرتفاعة ولا يأكل إلى المعادن |
Higgs, yaklaşık 125 GeV ve bu demek oluyor ki... | Open Subtitles | GeV الهيجز هو حوالي 125 وهذا يعني ـ ـ ـ |
Arama bölgesi girişi için bekleme süreniz yaklaşık olarak üç saat. | Open Subtitles | "وقت الانتظار الحالي للدخول هو حوالي 3 ساعات" |
Onlara verdiğimiz sayıları hatırlamadıklarından değil, kansere yakalanma olasılığının yaklaşık yüzde 30 öldüğünü ve boşanma olasılığının yaklaşık yüzde 40 öldüğünü herkes hatırlar. | TED | و ليس الأمر كونهم لم يتذكروا الأرقام التي أعطيناهم، الكل يتذكر أنّ متوسط إمكانية الإصابة بالسرطان هو حوالي 30% متوسط إمكانية الطلاق هو 40%. |
AT: Sanırım, getiri miktarını artırmak için, genellikle, lisanslamaya fazla odaklanıyoruz. Çünkü, lisans ücretlerinden yakalanan balıkların limandaki değerinin yaklaşık %10'unu alıyoruz. satıcı dükkandaki fiyatın değil. | TED | أنوتي: حسنا، أعتقد أننا نركز كثيرا على منح رخص من أجل الحصول على معدل العائد، لأن ما نحصل عليه من رسوم الرخص هو حوالي 10% من قيمة الصيد الذي يصل إلى البر على الرصيف، وليس في المحلات. |
Bu yaklaşık 5,000 mil yapar. | Open Subtitles | هذا هو حوالي 5000 ميل. |
- yaklaşık yedi yüz bin. | Open Subtitles | اه، هو حوالي 700 الف. |
Bulunduğunuz yerden yaklaşık olarak 190 km kuzeyde. | Open Subtitles | هو حوالي 120 ميل شمال موقعك. |
100 milyonluk petrol, yaklaşık bir milyon varildir, değil mi? | Open Subtitles | (ديكس) 100 مليون $ في النفط هو حوالي مليون برميل، أليس كذلك؟ |
yaklaşık 15.000 Dolar. | TED | هو حوالي 15000$. |