Sen bu program için önemlisin, ama muharebe gençlere göre bir oyun. | Open Subtitles | أنت مهم جداً لهذه المعركة والقتال هو لعبة الشبان |
Tek bir oyun. Topu kime vereceksin, Bud? | Open Subtitles | هو لعبة واحدة، لمن ستعطي الكرة؟ |
Senin tek ihtiyacın olan şey iyi bir oyun idmanı. | Open Subtitles | ما يلزمك هو لعبة الالتقاط. |
Yani tüm sahip olduğunuz bir oyuncak ve birkaç süslü kelime. | Open Subtitles | إذا في الواقع ما لديك هو لعبة وبعض الكلمات الراقية ..سيد كوشينغ، أنا |
İnsanoğlunun elindeki en iyi radar bile yunusa kıyasla oyuncak gibidir. | Open Subtitles | ...أفضل سونار يمتلكه الإنسان هو لعبة مقارنة بسونار الدلافين |
Hepsinin bir oyun olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | فلم أدرك أن الأمر هو لعبة فقط |
Şimdi, bu bir oyun. | Open Subtitles | الآن، وهذا هو لعبة. |
"Daha Kudretli Bir Güç", siz oynarken, size nasıl şiddetsiz başkaldırı ve rejim değişim hereketine girişebileceğinizi öğreten bir bilgisayar oyunu. İşte başka biri daha. Bu, çocuklara nasıl bir mülteci kampını idare edebileceklerini öğreten bir oyun olan "Gıda Gücü" adlı bir oyundan. | TED | " قوة أكثر من قوة" هي لعبة الفيديو التي، بينما تلعبها، تقوم بتعليمك كيفية المشاركة في عصيان مدني غير مسلح لتغيير النظام. ها هو مثال. هذا من لعبة تسمى " قوة الغذاء،" الذي هو لعبة تعلم الأطفال كيفية إدارة مخيم للاجئين. |
- Evet, bu uzun bir oyun. | Open Subtitles | - نعم، هذا هو لعبة طويلة. |
Tek eksiği oyuncak tren olmuş. | Open Subtitles | كل ما تفتقدون إليه هو لعبة قطار صغيرة |
Hayır, çünkü o bir oyuncak. | Open Subtitles | لا، لأنه هو لعبة. الحق. |
oyuncak. | Open Subtitles | بل هو لعبة. |