Ana fikir şu ki bu ifadeler bize özel bir şeyi hatırlatıyor. | TED | الفكرة هي بأن هذه التعابير تذكرنا بشيء معين |
Sorun şu ki, bulacak başka serum kalmadı. | Open Subtitles | المشكلة هي بأن ليس هناك المزيد من المصل ليجده |
Zaten sahneyi deviren bayan adamın yanında sen muhtemelen seçmenin ortasında bayılacaksın ve gerçek şu ki Çinli bir kızın Meryem'i oynamasına... | Open Subtitles | الحقيقة هي بأن بين رجل وامرأة الغير مرغوب فيه الخفقان على المسرح ربما فقد وعيكِ في وقتٍ ما أثناء تجربةِ الأداء |
Onu onurlandırmanın en iyi yolu, iyi polis olmaktır. | Open Subtitles | الطريقة المثلى لتشريفه هي بأن نكون شرطةً جيدين |
Sürü lideri olmanın tek yolu ete varis olmaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتصبح قائد القطيع، هي بأن ترث اللحم. |
Ancak gerçek şu ki, sana vermeliydim. | Open Subtitles | .لكن الحقيقة هي بأن كان من المفترض أن أمنحه لك |
Gerçek şu ki, bu adamlar gerçek manada kardeş değillerdi. | Open Subtitles | الحقيقة هي بأن هذين الرجلين لم يكونوا اخوة حقا |
Ancak gerçek şu ki, sana vermeliydim. | Open Subtitles | .لكن الحقيقة هي بأن كان من المفترض أن أمنحه لك |
Benim peşimden nişanlımın yaptıklarını kullanarak geldin ama işin aslı şu ki, hepimizin kirli çamaşırları var. | Open Subtitles | لقد هاجمتيني بسبب ،أمرٍ قد إرتكبهُ خطيبي لكن الحقيقة هي بأن .جميعنا لديهم أسرار مخفيّة |
Dr. Taggart, sorun şu ki buz saldırmaz. | Open Subtitles | .. دكتور "تاغرت"، الفكرة هي بأن الجليد لا يقوم في الواقع بالهجوم |
Gerçek şu ki, saklayacak bir şeyimiz yok. | Open Subtitles | الحقيقة هي بأن ليس لدينا شيءٌ لنخفيه. |
Sorun şu ki onların bağlantısı olduğuna dair elimizde bir şey yok. | Open Subtitles | المشكلةُ هي بأن ليس لدينا رابطاً بينهم. |
Gerçek şu ki; ciğerim yanıyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي , بأن كبدي قد تضرر |
Burada ironi şu ki, Foucault'nun iktidar yapılarının analizi sosyal eşitsizlik kurumlarına karşı olan bir argüman ile biter. | Open Subtitles | إذاً النقطة المضحكة هي بأن تحليل (فولكور) لمراحل الطاقة انتهى بكونه مناقشة ضد مصحات عدم المساواة الإجتماعية |
Sorun şu ki Ted Jr. dava açmak istemiyor. | Open Subtitles | المشكلة هي , بأن الإبن (تيد)لا يود بأن يلقِ التهمة. |
Problem şu ki, tüm bu izleme ve sansürleme propagandası şu durumu telafi etmekte tamamen başarısız: Toplumdaki ekonomik, sosyal, siyasi sorunlara -ki bu sorunlar insanların radikalizme yönelmesindeki başlıca etkenler- makul fikirler ve alternatif çözümler sunabilecek en güvenilir sesler kendi devletleri tarafından susturuluyor. | TED | المشكلة هي بأن كل هذه الأجندة يتم رصدها ومراقبتها فشلت تماما في تعويض حقيقة أن الناس الذين يمتلكون أصوات ذات مصداقية الذين يُمثلون مصداقية الأفكار والحلول البديلة للمشكلات الاقتصادية, الاجتماعية, السياسية الحقيقية في مجتمعاتهم هم المسبب بتحول هؤلاء الناس لمتشددين في المقام الأول تم إسكاتهم من قبل حكوماتهم |
Hedefle birlikte olmanın tek yolu, gerçek bir şey olmaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لجعل الهدف يُحب ذلك هي بأن تصبح الشيء الحقيقي |