Bir gece beni çok korkutmuştu. Bende oraya gitmeyi bıraktım. | Open Subtitles | بَعْدَ أَنْ نقّشَني خارج ليل واحد، تَوقّفتُ عن ذِهاب هُنَاكَ. |
oraya onunla yatmak niyetiyle gitmedim, Allie. | Open Subtitles | أنا لَمْ أَذْهبْ هُنَاكَ بنَيّة النَوْم مَعها، آلي. |
Bu saçmalık. oraya hiç gitmedim. | Open Subtitles | ذَلِكَ هُرَاءٌ, أَنَا لَمْ أَكِنْ هُنَاكَ. |
Bir ara oraya gidip merhaba mı diyeceğiz? | Open Subtitles | هَلْ يَجِبُ أَنْ نَذْهبَ هُنَاكَ في وقتٍ ما ونَقُولَ مرحباً؟ |
Birinin oraya gidip, söylemesi lazım yoksa eve gidip gelmeye devam edecekler. | Open Subtitles | شخص ما يَجِبُ أَنْ يَذْهبَ هُنَاكَ ويُخبرَه أَو هم سَيَبقونَ فقط التأييد إلى البيتِ. |
Şimdi oraya gidip kızlara oyuna katılmak istediğini söyle. | Open Subtitles | الآن، أُريدُك أَنْ تَذْهبَ هُنَاكَ وتسْأل أولئك الفتيات إذا يُمْكِنك أَنْ تَلْعبَ |
Paige, kitabı yok ettikten sonra oraya gideriz. | Open Subtitles | بَيج، نحن سَنَذْهبُ هُنَاكَ بَعْدَ أَنْ نُحطّمُ هذا الكتابِ. |
Tamam, sen oraya git, ben de oraya. | Open Subtitles | الصدمة حسناً, إذهبي هُنَاكَ وأنا أَذْهبُ هنا |
Neden komşuları silahlarıyla biraraya gelip, oraya gidip onları öldürmüyorlar? | Open Subtitles | الذي لا الجيرانُ فقط يَجتمعونَ مَع بَعْض الأسلحةِ وتَذْهبُ هُنَاكَ وتَقْتلُهم؟ |
- Sydney'yle konuşmak için oraya gittiğimde olan olmuştu. | Open Subtitles | ذَهبتُ هُنَاكَ من أجل التحدث إلى سيدني عن ذلك لَكنِّي كُنْتُ متأخراً جداً |
Planım, oraya gidip söyleyecek bir şeyler düşünmekti. | Open Subtitles | خطتي كَانتْ أَنْ أذهب إلى هُنَاكَ و إحصلْ على بعض الأفكارِ لأقولها. |
Siz oraya gidin. Ben de bu tarafa bakarım. | Open Subtitles | تَذْهبُ هُنَاكَ. l'll مراقبة ذلك الجانبِ |
Neden oraya gidip onunla konuşmuyorsun ? | Open Subtitles | الذي لا تَذْهبُ هُنَاكَ وكلام مَعه؟ |
- oraya gidiyorum. - Ne? | Open Subtitles | أَنا فَقَطْ سَأَذْهبُ هُنَاكَ. |
oraya gidip ona anne dedim ve beni geri çevirdi! | Open Subtitles | ذَهبتُ هُنَاكَ وأنا دَعوتُها "أمّ، " وهي رَفضتْني. |
Ondan sonra bir daha oraya gitmedim. | Open Subtitles | نعم. ذلك عندما تَوقّفتُ ذِهاب هُنَاكَ. |
Yani oraya şimdi gitsen, onu çocukla yürürken görürsün, birbirlerine kayarken. | Open Subtitles | إذن لو أنَّ تَذْهبُ هُنَاكَ الآن، أنت سَ من المحتمل مشي في عليها وذلك الرجلِ slidin ' في جميع أنحاء بعضهم البعض. |
Yarım akıllı oraya giderdi ve Ray ona birşeylerin nasıl yapılacağını öğretirdi. | Open Subtitles | Halfwit يَذْهبُ هُنَاكَ و ray'd يُعلّمُه كَيفَ يَعمَلُ أشياءُ. |
Hemen oraya gidebiliriz. | Open Subtitles | يُمْكِنُنا أَنْ نَذْهبَ هُنَاكَ الآن. |
- Bu beni öldürüyor. Nerede yaşadığını biliyorsun, oraya git. | Open Subtitles | تَعْرفُ أين يَعِيشُ، إذهبْ هُنَاكَ. |
Yarın akşam da onlara gidip daha fazlasını dinlemek istiyorum. | Open Subtitles | سَأَذْهبُ هُنَاكَ ثانيةً ليلة الغد و اسْمعُ أكثر |