Kapıma geldin... ve bana duş almaya ihtiyacın olduğunu söyledin. | Open Subtitles | وأتيت تطرق بابي. وتخبرني بأنك على استعداد لأن تلبي لي كل احتياجـاتي. |
Bu sabah da zorunlu olarak okula böyle geldin yani? | Open Subtitles | وأتيت إلى المدرسة خجلاً من نفسك هذا الصباح؟ |
Korkunu yendin ve buraya geldin şimdi karşımda oturuyorsun... | Open Subtitles | الطريقة التي قهرت فيها خوفك وأتيت إلى هنا والآم طريقة جلوسك هنا |
Yalanlarını gerçek sandım ve buraya geldim. | Open Subtitles | لقد أخذت كذبك علي أنه حقيقة ، وأتيت إلي هنا |
Fikrimi değiştirmeye başlıyordum ki, buraya geldim ve banyoda bir ton dudak parlatıcısı buldum. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ لا تريدين مستقبلاً معي لقد غيّرت رأيي، وأتيت.. |
Çünkü 10 sene boyunca orada çalıştın oradan zimmetine 1.7 milyon dolar para geçirmeden önce ve sonra buraya geldin. | Open Subtitles | لأنك عملت هناك لمدة 10 أعوام قبل أن اختلست 1.7 مليون دولار منهم وأتيت هنا. |
Seni öğle yemeğine çağırdım, ve geldin sadece sen değildin. | Open Subtitles | دعوتك للغداء، وأتيت... لكن لم تكوني أنت... |
Sen bir yetişkinsin ve buraya ihtiyacın olduğu için geldin. | Open Subtitles | أنت بالغة وأتيت هنا وقت حاجتك. |
Yani çıban başıyla uğraşıyordun sonra işini bitirip bir şeyler atıştırmaya buraya geldin. | Open Subtitles | كُنت في ورطة... ولكن انتهيت وأتيت من أجل وجبة خفيفة. |
-Tanrım, mesajımı almışsın. geldin! -Aynen öyle! | Open Subtitles | حصلت علي رسالتي , وأتيت هذا صحيح |
Sen de şehrin bu tarafına tek başına mı geldin? | Open Subtitles | وأتيت وحدك لهذا الجزء من المدينة؟ |
Dedektif Garcia'yı etkisiz hale getirip buraya geldin. | Open Subtitles | لقد هربت من المحقق "غارسيا" وأتيت إلى هنا. |
Buraya kampanyama bizzat destek vermeye geldin. | Open Subtitles | وأتيت إلى هنا شخصياً للتبرع لحملتي. |
Sonra sen geldin, diz çöküp bana baktın ve dedin ki: | Open Subtitles | وأتيت أنت ، ركعت ونظرت إلىّ ، وقُلت |
Ve bana mı geldin? | Open Subtitles | وأتيت ألي لطلبها؟ |
Sam ile ilgili yardım istiyordum ve sen aptal bir boynuz için mi geldin? | Open Subtitles | لقد كنت سأشن الحرب على (سام) وأتيت فقط لأجل بوق غبي؟ |
Söylemeyeyim dedim ama John, iri yarısın, gözlüğün var, saçın kısa ve bugün buraya kocaman bir mavi BMW ile geldin. | Open Subtitles | (أكره أن أقول لك، يا (جون أنت قوي، وترتدي نظارات، شعرك قصير وأتيت إلى هنا اليوم بـ"بي أم دبليو" زرقاء |
Parayı tahsil etmeye mi geldin? | Open Subtitles | وأتيت هنا لتقبضه؟ |
Yapacak işlerim olduğunu söyleyip buraya geldim. | Open Subtitles | أخبرته أن لدي أعمالاً روتينية، وأتيت إلى هنا. |
Manastırdan ayrılıp buraya geldim ve keşişlerden birine rüşvet verdim. | Open Subtitles | تركت الدير وأتيت إلى هنا ورشوت أحد الرهبان |
Dinle, artık bir alkoliğim ve hoş olmayan şeyler yaptım ve buraya geldim, çünkü program hatamı selafi etmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | إذاً إسمعي، أنا مدمن كحول الآن، وقمت بالعديد من الأشياء التي لم تكن رائعة، وأتيت إلى هنا لأن البرنامج |