Biri vanilyalı, biri birazcık muskatlı, diğeri de biraz limoni. | Open Subtitles | واحدة بنكهة الفانيلا، وأخرى بنكهة جوزة الطيب، والأخيرة بنكهة الليمون. |
Karılarından birisi, kendisini terk etti, diğeri kötü ruhlara karşı tedavi esnasında öldü. | TED | واحدة من الزوجات تخلت عنه وأخرى توفت أثناء العلاج من أرواح شريرة. |
İçeride bir ceset var. Bir tane de güneydeki bahçede. | Open Subtitles | لقد حصلت على جثة بالداخل وأخرى على العشب الجنوبي |
Mesela, neden bazı rehber RNA'arın iyi çalışıp diğer rehber RNA'ların iyi çalışmadığını bilmiyoruz. | TED | مثلاً، نحن لا نعرف لماذا تعمل بعض الأحماض النووية الريبوزية بشكل جيد وأخرى لا. |
Tıpkı tüketiciye iPhone'un yeni modelleri bir daha bir daha satılabildiği gibi, insanlara da tekrar tekrar eğitim satılabilir. | TED | كما يباع للمستهلكين مرة وأخرى نسخ محدثة من جهاز آي فون، كذلك يباع للناس أيضاً تعليم أكثر وأكثر. |
bazı arı sokmaları bir alerjik reaksiyonu tetiklemiş; bazıları tetiklememiş. | Open Subtitles | بعض لدعات النحل أحدثت رد فعل تحسسي، وأخرى لم تفعل |
ve bir diğeri o kadar bıkmış ki sadece oğlunu yataktan kaldırmak için üzerine soğuk suyu boca etmek zorunda kalmıştı. | TED | وأخرى طفح معها الكيل. فتصب الماء البارد على ابنها في السرير فقط لتقتلعه من السرير. |
8'de bir uçak var. bir de 8:30'da. | Open Subtitles | هناك رحلة تغادر في الثامنة وأخرى في الثامنة والنصف. |
Hava burnuna girince, küçük bir doku katmanı onu iki ayrı katmana böler, biri nefes almak için, diğeri ise sadece koklamak için. | TED | الهواء يدخل الأنف، طية صغيرة من النسيج تقسم إلى طيتين منفصلتين، أحدهما للتنفس وأخرى للشم فقط. |
Biri içeri doğru, diğeri de dışarı. | Open Subtitles | مجموعتان، نفس الحذاء، مرة ذهاباً وأخرى إياباً. |
Bir gemisi Tripoli'ye, diğeri doğuya gidiyor. | Open Subtitles | له سفينة تتّجه إلى طرابلس وأخرى إلى الهند |
Bir kadın kendini astı, bir diğeri kendini kurşunladı. | Open Subtitles | هنالك واحدة شنقت نفسها وأخرى ضربت حتى الموت |
Bir tane yatarken, bir tane kalktığımda... | Open Subtitles | واحدة عندما ذهبت للفراش، وأخرى عندما أستيقظت.. |
Ray tam şu anda, burası dışında Avrupa sınırları içindeki milyon tane kasabanın birinden çıkıp, diğerine giriyor. | Open Subtitles | الآن راي في واحدة وأخرى من المليون مدينة التي في أوروبا غير هذه المدينة |
Tahminimce bu krizden önce başka bir kriz vardı ve ondan önce de başka bir tane. | Open Subtitles | وأظن أنه كان هناك أزمة أخرى قبل هذه وأخرى قبلها وتستمر السلسلة إلى الوراء |
Soyle, odaya insanları getiriyor, burada bir sicim asılı duruyor, ve burada da diğer bir sicim asılı duruyor, | TED | قالت أنها ستجلب أناسا إلى الغرفة ستكون هناك سلسلة تتدلى في هذا المكان، وأخرى هنا |
Bir makineyi tişörtler diğer makineyi pantolonları yıkamak için mi kullanmalıyım? | Open Subtitles | هل من المفترض ان استعمل ماكينة واحدة للقمصان وأخرى للبنطلونات؟ |
Bitişik yerler, bitişik anlar değildi artık ve çizgi romanın temel fikri reddediliyordu tekrar tekrar, tekrar tekrar. Ben de şöyle düşündüm: | TED | المساحات المتقاربة لم تعد لحظات متقاربة, وهكذا فإن فكرة الرسوم الأساسية تغيرت مرة بعد أخرى وأخرى وأخرى. وفكرت حسنا, |
biliyorsunuz, Tanrılar tekrar gelmek zorundadır, tekrar ve tekrar tıpkı Ram ve Krishna gibi. | TED | فكما ترون، الآلهه لابد ان تعود مره أخرى، وأخرى، وأخرى كرام، او ككريشنا |
Kazandığın bazı davalar gece uyumana yardım eder, bazıları da seni uyutmaz. | Open Subtitles | هنالك بعض القضايا التي تكسبينها تساعدكِ على النوم وأخرى تصيبك بالأرق .. |
Tam bir set iz ve bir adet yarım, ama hiçbiri Albay O'Neill'ınkiyle uymuyor. | Open Subtitles | هناك بصمة واحده بالكامل وأخرى بشكل جزئي لكن كلاهما لاتطابق الكولونيل أونيل |
Bir sade, bir renkli bir de tarçınlım var. | Open Subtitles | لدى واحدة مقرمشة والآخر مرشوش عليها وأخرى بطعم القرفة |