Pazar günü olması konusunda ısrar etti. Ben de ona giriş şifrelerini verdim. | Open Subtitles | وأصرّ أن يكون في يوم الأحد لذا أعطيته رموز صناديق الأمانات |
Karar verene kadar yüzüğü çıkarmamam için ısrar etti. | Open Subtitles | وأصرّ أن أحتفظ بالخاتم ريثما أتّخذ رأيي |
Yüzyüze görüşme konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | وأصرّ على أن تلتقيا وجهاً لوجه |
Babası Brian Williams'ı* duymuş ve kızına da bir şans verilmesinde ısrar etmiş. | Open Subtitles | والدها سمع بخصوص "برايان ويليامز" وأصرّ أن تحصل على فرصة |
Görünüşe göre ihtiyar Regazzoni'yi geri almış ve o da ısrar etmiş. | Open Subtitles | العجوز أقعد (ريجازوني) وأصرّ على إشراكه كما يتّضح. |
"California Valisi halkın güvenliğini tehdit eden..." "...bir yasanın geçmemesi için ısrar etti." | Open Subtitles | وأصرّ حاكم (كاليفورنيا) بأنه لن يصدر قانوناً يُهدد السلامة العامة |