Kitap raflarındaki en küçük ve ince kitap. | TED | وكان إلى حد بعيد أنحف وأصغر كتاب على رف الكتب. |
Büyük Puf Rakam Ejderha içindeki ilk, en küçük parantezin içine atladılar. | TED | قفزوا إلى أول وأصغر أقواس داخل باف، تنين الأعداد. |
Senden daha akıllı ve genç insanlar öldürdüm. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك إنني قتلت أشخاصاً أذكى وأصغر منك |
yakalandığım sırada en genç dolandırcı olarak nitelendirildim. | Open Subtitles | وبمرور الوقت تم القبض على وتم اعتبارى أجرأ وأصغر نصاب |
Biri orta yaşlı, kısa boylu. Diğeri uzun boylu ve daha genç. | Open Subtitles | أحدهما قصير وفى منتصف العمر والآخر أطول قليلاً وأصغر سناً |
Zira bütün hafta TED'de de duyduğumuz üzere dünyamız, insanların artan nüfusu ve ihtiyaçlarıyla birlikte gittikçe daha da küçülüyor. | TED | ولأننا كما سمعنا في تيد طوال الإسبوع بأن العالم يصبح أصغر وأصغر بزيادة أعداد الناس فيه تريد أشياء أكثر وأكثر |
Teknoloji geliştikçe yıldızların yörüngelerindeki daha küçük gezegenleri de görebileceğiz. | Open Subtitles | عندما تتحسّن تقنيتنا سنرى كواكب أصغر وأصغر تدور حول النجوم |
Sırasıyla bu iki teori, en büyük ve en küçük fiziksel olayı tanımlıyor ve herkesin bildiği üzere birleştirilmeleri zor. | TED | على التوالي، تعمل هاتان النظريتان على تفسير أكبر وأصغر الظواهر الفيزيائية، وهما من الصعوبة بمكان أنْ يندمِجا معًا. |
Ve dünyanın en küçük yazılısı ama güzeldi. Gerçekten güzeldi. | Open Subtitles | وأصغر خط طباعة في العالم لكنه جميل |
Kocam Ted birkaç yıl önce vefat etti en küçük oğlum da üniversiteye gitti, ben de ikinci bir eylem aramaya giriştim. | Open Subtitles | زوجي (تيد) توفي من عدة سنوات وأصغر أولادي إلتحق بالجامعة لذا فكرت لذا فكرت بالبحث عن فن آخر |
Ve güneş sistemimizdeki en küçük gezegendir. | Open Subtitles | وأصغر كوكبٍ في النظام الشمسي |
Senden daha akıllı ve genç insanlar öldürdüm. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك إنني قتلت أشخاصاً أذكى وأصغر منك |
Her zaman daha zayıf,ince ve genç olma mücadelesindeydim. | Open Subtitles | أنا فى بحث دائم لأكون أرفع وأرق وأصغر |
Ardından, son kurbanı, ve en genç olanı, onun her zamanki kurban seçimine uymuyor. | Open Subtitles | ومع ذلك فان آخر ضحيه له وأصغر بنت له على الاطلاق سقطت من مجموعة ضحاياه |
Kendi başkan yardımcınız, çok daha küçük ve basit bir terörle mücadele yaklaşımıyla | Open Subtitles | ونائب رئيسك قد دعى نهج أبسط وأصغر في مكافحة الإرهاب |
Onları gittikçe daha genç askere alıyorlar. İçlerinden bazıları, 12 yaşında. | Open Subtitles | يصطحبونهم أصغر وأصغر سنا عاما , بعضهم في الــ12 |
Böyle bir gerilim akciğerlerini etkiler onlara baskı yapar gittikçe daha da küçültür. | Open Subtitles | هذا النوع من التوتر يذهب مُباشرة إلى الرئتين، يعصرهما، ويجعلمها يُصبحان أصغر وأصغر. |
Ve eğer 2030’daki kırmızı bölgeyi 2014’le mukayese ederseniz, çok daha küçük olduğunu göreceksiniz. | TED | وإذا قارنتم المنطقة الحمراء في 2030 و2014، فإنها تصبح أصغر وأصغر. |