O yerde, bense üzerinde duruyorum ve silah şu an benim ellerimde, ben silahlardan, onları tutmaktan nefret ederim, çünkü ben Batman'im. | TED | وهو على الأرض وأنا واقف فوقه وأصبح المسدس في يدي الآن أنا لا أحب المسدسات، وأكره حملها لأنني بات مان. |
...çoğu yönünü benimsemiş durumda olsam da, herhangi birinin bunu bilmesinden nefret ederim. | Open Subtitles | ياللتلوَث التي تسلكها ربَة المنزل وأكره أن يعرف أحد بهذا |
Geç oldu, söylemekten nefret ederim ama bir toplantım var. | Open Subtitles | الوقت تأخر , وأكره أن أعترف بذلك ولكن أنا عندى إجتماع |
Çünkü bu şekilde yaşadıkça ondan da nefret ettim. | Open Subtitles | وأكره ماأصبحت عليه . بسبب عيشي هكذا هذا جعلني أكرهها |
Bunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu iflas etmiş bir iş modelidir. Asla işe yaramaz. | Open Subtitles | وأكره أن أخبركم بهذا ولكن إذا اشهر بنك افلاسه فلنيفلحالأمر.. |
Kendimi gerçekten çok berbat hissediyorum ve yapmak istemezdim ama saat 16.50'de film başlayacak. | Open Subtitles | نعم, أنا اشعر بالأسف من أجلك وأكره قيامي بذلك ولكنّي أحاول اللحاق بفلم الساعة الرابعة والنصف |
Görüyorum ki burada muhtemelen kayıtsız çalışan işçileriniz var ve başınızın belaya girmesini hiç istemem. | Open Subtitles | أرى أن لديك بعض العمال غير الموثقين هنا في فنائك وأكره أن اسبب لك أي مشكلة |
Sempati kazanmak için sahte kelimeler kullanmanızdan da nefret ediyorum. | Open Subtitles | وأكره كذلك عندما تستخدمين مثل تلك الكلمات لتكسبي بها تعاطفي. |
Araba kullanmandan ve viski kokan nefesinden de nefret ediyorum. | Open Subtitles | وأكره الطريقة التي تقود بها، وأكره أنفاس الويسكي السيء خاصتك. |
Geç oldu, söylemekten nefret ederim ama bir toplantım var. | Open Subtitles | الوقت تأخر , وأكره أن أعترف بذلك ولكن أنا عندى إجتماع |
İşe geç kaldım. İşe geç kalmaktan nefret ederim. | Open Subtitles | لقد تأخرت عن العمل وأكره أن أكون متأخراً عن العمل |
Yeni ehliyet çıkartmak için de kuyrukta beklemekten nefret ederim. | Open Subtitles | وأكره الانتظار في الطابور في دائرة المركبات المتحرّكة |
Benim adım Shelley. Ve ben uzun yürüyüşleri severim, kaba insanlardan nefret ederim. | Open Subtitles | أنا شيلي وأنا أحب المشيء وأكره الأشخاص الوقحين |
Aslında buralı bile değilim. Teksas'tan, sıcak havasından nefret ederim. | Open Subtitles | حتى لو لم أكن هنا فأنا أكره تكساس , وأكره الحرارة |
Aslında buralı bile değilim. Teksas'tan, sıcak havasından nefret ederim. | Open Subtitles | حتى لو لم أكن هنا فأنا أكره تكساس , وأكره الحرارة |
Hayır ama arkamızda iz bırakacaktık ve ben bundan nefret ederim. | Open Subtitles | كلّا، لكنّها كانت عملًا عالقًا، وأكره الأعمال العالقة. |
Ve tüm halkı ilgilendiren bu konunun onda çıkmasından nefret ettim. ancak gerçeği söyledi. | Open Subtitles | وأكره ذلك أنه كان هو من بين كل الناس لكنه قال حقيقة |
Burası benim memleketim, söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu devasa şeyle savaşmak için hayatlarımızı tehlikeye atmanın alemi yok. | Open Subtitles | , هذه مدينتي , وأكره أن أقول هذا ليس هناك فائدة بالمخاطرة بحياتنا بقتال ذلك الشيء العملاق |
Bu konuyu açmak istemezdim ama CBI diye bir şey yok artık. | Open Subtitles | وأكره أن أقوم بإحباطكم، لكن لمْ يعد هُناك وُجود لمكتب التحقيقات. |
Haddinden fazla bizim lehimize. Bize sadaka veriyormuşsunuz gibi olmasını hiç istemem. | Open Subtitles | هذه المبادلة تميل لصالحنا كثيرًا، وأكره الفائدة المبنيّة على إحسان. |
Ve şu sizin mutlu küçük lanet suratlarınızdan da nefret ediyorum. | Open Subtitles | وأكره أمثالك من أصحاب الوجوه السعيدة |
Bu oyundan ve başkasının kız arkadaşını çalmaya çalışan kendini beğenmiş göt lalelerinden de nefret ediyorum. | Open Subtitles | اكره هذه المسرحية وأكره أن أتظاهر اني لا أرى هذا الاخرق الذي يحاول سرقة صديقات الاخرين |
Her asker gibi, bu omuzlarımda duygusal bir yük taşıyacağım anlamına geliyordu ve söylemekten nefret ediyorum ama belimde bir silah taşıyacağım anlamına da geliyordu. | TED | وكأي جندي، هذا يعني أن أحمل عبئاً عاطفياً على أكتافي، وأكره قول هذا، لكن مسدسًا على خصري. |