Midem yıkandı, ve dün gece boğazımda bir boru vardı. | Open Subtitles | حصلتُ على ضخ لمعدتي وأنبوب نزل إلى حلقي ليلة أمس |
AK'lere karşı bir ingiliz anahtarı ve boru. | Open Subtitles | مفتاح براغي وأنبوب ضد رشاش "آي كي ٤٧"ا |
AK'lere karşı bir ingiliz anahtarı ve boru. | Open Subtitles | مفتاح براغي وأنبوب ضد رشاش "آي كي ٤٧"ا |
Bundan sonra eğitilmiş sineklere şokla eşleştirilmiş koku olan tüple başka bir kokulu tüp arasında seçim yapma şansı verirseniz şokla eşleştirilmiş mavi kokulu tüpten uzak duracaktır. | TED | ثم أعطيت هذه الذبابات المدربة الفرصة للإختيار بين أنبوب الرائحة المترافق مع صدمة وأنبوب آخر ستجده يتجنب الأنبوب الذي يحوي رائحة مترافقة مع صدمة |
Mac 3 bıçak ve 7.5'luk tüp gerekiyor. | Open Subtitles | أحتاج إلى شفرة ماك 3 وأنبوب 7.5 |
Peki nazogastrik tüp? | Open Subtitles | وأنبوب أنفي معدي؟ |
Hırsız, boru veya musluk olması farketmez. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} لص وأنبوب وصنبور... |
Fakat, Toricelli'nin kullandığı aparatlar, civanın sıradışı ağırlığı ve sert camdan tüp bunun üstesiden geliyordu. | Open Subtitles | لكن جهاز (توريتشيللي) كان يتغلب على هذا باستخدام وزن زئبق شديد وأنبوب زجاجي صلب. |
Alan, sadece kalçamda kıyafet ve bir tüp kayganlaştırıcı ile.. ...Brunei'den Fas'a gittim. | Open Subtitles | (آلان)، قطعت المسافة من (بروني) إلى (المغرب) وأنا خاوية اليدين باستثناء ملابس على ظهري وأنبوب من زيتِ التّشحيم. |
Aferin tüp ve poşet. | Open Subtitles | وسيلة للذهاب، وأنبوب baggie. |
tüp | Open Subtitles | وأنبوب |