"وإدراك" - Traduction Arabe en Turc

    • ve
        
    İnanç ve şüphenin hikâyesiydi ve şüpheyle mücadele etmenin inancın bir parçası olduğunu anlamanın -- Belki de en büyük parçası. TED كانت قصة عن الإيمان والشك، وإدراك أن معركتنا مع الشك هي جزء من الإيمان، وربما الجزء الأكبر.
    yavru köpekleri eğiten insanları izlemekle ilgili, ve anlıyorum ki korkunç etkileşim yetenekleri var, korkunç ilişki kurma becerileri. TED يتعلق بمشاهدتي الناس يدربون الجراء، وإدراك أن لديهم مهارات تواصل مريعة. مهارات علاقات مريعة.
    Bu, belli bir mesafede, birilerinin birşeyler hissettiğinin farkına varmak, belli bir yönde etki etmek istemek, medya kullanarak, nete yüklemek ve büyük bir etkisinin olduğunu görmek. TED كان هذا, على بعد, إدراك أن أحدهم يشعر بشيء, يرغب أن يؤثر بهم بطريقة محددة, بإستخدام الوسائط لفعل ذلك, وضعها على الشبكة وإدراك أن هناك أثر أكبر
    Bizi insan yapan şey nedir? Böceklerle mesela, aramızdaki en büyük fark bizim bilinçli olmamızdır. Ne düşündüğümüzün ve ne yaptığımızın farkında olma durumudur. Open Subtitles ما يجعلهم أطفال , ما يشعرهم بالفرق عن الحشرات عندما نقول أفكار , تدل على الوعي وإدراك لما نفكر فيه
    tren, genç kız... hem onun hem de seyircinin gerçekliğinin bir parçası büyülü bir aşamaya geçiş yapar ve tren, genç kızın hayallerinin perdesine dönüşür.. Open Subtitles جزء من الواقع في إدراكها وإدراك المشاهدين كما لو أنه ارتقى إلى المستوى السحري وأصبح شاشة عرض لأحلامها
    Huzurun yeniden yayılmasıyla kutlama yapmanın ve kaderle fırtınanın Ağaca sürüklediği bu küçük baykuş grubumuzun, Kral ve Kraliçenin yanında genç birer Muhafız olarak durduklarını ilan etmenin vakti gelmişti. Open Subtitles وبعد استعادة السلام حان وقت الاحتفالات وإدراك أن فرقة البوم الصغيرة
    20 tane daha arı apartman dairelerinin Kanada'da daha ucuz olduğu tartışması ve arı adamın muhtelemen deli olduğunu fark etmem. Open Subtitles عشرون نحلة أخرى نقاش بخصوص أسعار الشقق بأسفل كندا وإدراك ان رجل النحل ربما مجنون
    Bütün yapmaları gereken dışarıya çıkıp bakmaları ve anlayışımızın ortasında kocaman bir boşluğun olduğunu görmeleriydi. Open Subtitles كل ما عليك فعله أن تنظر للخارج وإدراك وجود فجوة كبيرة في فهمنا
    Sosyal yardım ve kendini gerçekleştirmede on yıl kadar ilişkide bulundum. Open Subtitles لقد شاركت في مجالات التوعية وإدراك الذات لمدّة عقد تقريبا
    Kafaya takmamaya ve bu dünyanın bazen adaletsiz bir yer olduğunu kabul etmek zorunda olduğumuzu anlaya kadar. Open Subtitles حتى قررت التخلي عنه وإدراك أن العالم مكان ظالم أحيانا يجب أن نتقبله.
    ve en önemli şey hayatınızda yapabileceğiniz fark... Open Subtitles وإدراك أن أهم شيء ..يمكن أن تكونه بحياتك
    Farklı geçmişleri ve hassaslıkları olan insanlar. Open Subtitles من مشارب مختلفة ولكل منهم فهم وإدراك مختلف
    Sonsuz olanaklar çağı; işbirliği çağı, kurumlarımızın şeffaflık sınırlarının değiştiği güneş ışıklarının medeniyeti mikroplardan arındırdığı bir çağ. Sıradan insanların bu yeni gücü paylaşma ve anlama çağı, güç ve özgürlük çağı. TED إنه عصر مبشر بخير عظيم، إنه عصر التعاون، حيث تتغير فيه حدود منظماتنا، هو عصر الشفافية، حيث يُطهر ضوء الشمس الحضارة، هو عصر المشاركة وإدراك القوة الجديدة لعامة الناس، و هو عصر التمكين و الحرية.
    Aynı hikayeye farklı bir açıdan bakarsak ve bize daha net resimler sunan yeni sayılarla yer değiştirirsek, herkesin anlayabileceği ve alaka kurabileceği sayılarla, krizi hep beraber atlatabiliriz. TED إن استطعنا إعادة صياغة القصة القديمة، واستبدالها بأرقام جديدة والتي تبين لنا الصورة كاملة، أرقام يمكن للجميع فهمها وإدراك مغزاها. سنتكمن وقتها معًا من تفادي تلك الأزمة.
    İçimizdeki tembel hayvanı kucaklayalım mı, yavaşlayarak, daha düşünceli olarak, atıkları azaltarak, enerjimiz konusunda ekonomik davranarak, yaratıcı şekilde geridönüşüm yaparak ve doğayla yeniden bağ kurarak. TED ماذا عن تقبلنا بسرور الكسلان الذي بداخنا وذلك بالتباطؤ فى الأمور وإدراك الأمور والتقليل من الإسراف فى الراحة والمحافظة على طاقتنا وإعادة التدوير بإبداع وإعادة التواصل مع الطبيعة
    Ama bunlar nihayetinde kabullenmeye yol gösterir, bu da kaybolanların bir daha asla geriye dönmeyeceklerinin ve hayatın çok farklı da olsa devam edebileceğinin anlaşılmasına. Open Subtitles ولكن تلك الأومور ستزول ، وفي النهاية إلى مرحلة التسليم وإدراك أن ما تم فقدانه لا يمكن أن يعود والحياة يمكن لها أن تستمر بالرعم من أنها قد تكون مختلفة
    Eğer bilinçli bir şekilde mümkün olan en hafif ekolojik ayak izini bıraktığımız yaşamlarımız olursa, bizim için alması etik olan şeyleri satın alırsak ve olmayanları almazsak, bir gecede dünyayı değiştirebiliriz. TED إذا قدمنا الحياة حيث نغادر بوعي وإدراك أخف إحتمال للآثار البيئية، إذا اشترينا الأشياء التي يجب علينا أخلاقيا أن نشتريها ولا نشتري الأشياء التي لا يجب علينا شرائها. يمكننا أن نغيير العالم بين عشية وضحاها.
    (Müzik) Raj Panjabi: Hastalık evrenseldir, bakıma erişim değildir ve bunu fark etmek ruhumda bir alev yaktı. TED (موسيقى) راج بانجابي: المرض للجميع، الوصول للرعاية ليس كذلك، وإدراك هذا أشعل النار في روحي.
    Hayattaki en önemli şeylerin düşündükleriniz değil, aslında ilişkilerin önemli olduğunu anlamaktır. Belirsizliğin yüzüne gülmek ve neredeyse her şeyden kaçmanın yolunun " Ben kanserim." diyerek olduğunu öğrenmektir. TED الأمر يتعلق بإدراك أن الأشياء الأكثر أهمية في الحياة ليست الأشياء بتاتاً، بل العلاقات يتعلق الأمر بمواجهة المجهول بضحكة وإدراك أن طريقة الخروج من أي مأزق هي بالقول: "لدي سرطان"
    Araçtan indiğiniz ua da tekneden baktığınız o anda, küçük de olsa var olduğunuzu bildiğiniz, kim olduğunuz ve nereden geldiğinizle ilgili iddiaları değiştirecek bir şey bulabileceğiniz olasılığı. TED إنها بمثابة القفز من سيارة جبلية أو النظر للأعلى من داخل قارب وإدراك أن هناك احتمالية للإنجاز، ولو أنها صغيرة لكنها قائمة، بأنك على وشك اكتشاف شيء ما من شأنه أن يزيد معرفتنا أو يغيّرها عن هويتنا: من نحن، ومن أين أتينا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus