Çünkü yıllar önce birini avlamıştım ve iki tane ortaya çıktı. | Open Subtitles | لأنني قمت أطارد أحدهم واتضح الأمر أنهم إثنين منذ عدة سنوات |
Ve şakak kemiklerinin öldükten sonra, sağırlığını incelemek için alındığı ortaya çıktı. Ki bu da neden kil bir kalıba sahip olduğunu ve kafatasının neden yana kaydığını açıklıyor. | TED | واتضح أن تحصد عظامه الصدغية تم حصادها حين توفي في محاولة لإلقاء نظرة على سبب صممه، وهذا هو سبب توفره على قالب طيني وجمجمته منتفخة خارجيا من الجانب هناك. |
Meğerse bu adamlar iyi bir aileye bağlıymış. | Open Subtitles | التليفونية الاتصالات بعض وعملت انهم، واتضح صالحين عائلة رجال نقول، دعنا |
Bekle. Bir de devasa bir balinanın saldırısına uğradık. Ama Meğerse bayağı sıkı biriymiş. | Open Subtitles | مهلاً، لقد هاجمنا حوت عملاق، واتضح أنه رائع |
Görünüşe göre adli tıp epey kesin gibi. | Open Subtitles | واتضح أن.. اسلوب الجريمة كان معقداً جداً.. |
anlaşılan o ki evrenin sırlarını ortaya çıkartmaya çalışırken evreni görebilmenin çok faydası dokunuyor. | TED | واتضح أنه عندما تحاولون كشف أسرار الكون، فإنها تساعد حقًا لتكونوا قادرين على رؤية الكون. |
meğer UCLA arşivinde acının tarihiyle ilgili koca bir koleksiyon varmış. | TED | واتضح لي أن جامعة كاليفورنيا، لوس أنجلوس لديهم تاريخ متكامل عن مجموعة من الآلام في أرشيفاتهم |
Sonra onların tıp öğrencisi oldukları ve günümüzün dikiş teknikleri hakkında bir derse gitmekte oldukları ve o adamında bu dersi veren adam olduğu ortaya çıktı. | TED | واتضح أنهم طلاب الطب في طريقهم إلى محاضرة حول أحدث تقنيات الغرز، وهو الرجل الذين يعطي المحاضرة. |
Mükemmel kadını arıyordum ama anladım ki, istediğim şey kendi arka kapımdaymış. | Open Subtitles | كنتُ أبحص عن المرأة المثالية واتضح, أن ما أريده موجود خلف بابي |
Görünüşe göre Yargıç McIntyre davayı benden çoktan almış. | Open Subtitles | واتضح لي ان القاضي استلمه مني ! |
Sonra ortaya çıktı ki Curtis 50 Cent Jamaika'da büyümüş. | TED | واتضح أن كيرتيس، 50 سنت، نشأ في جمايكا. |
Ve ortaya çıktı ki Mouaz'ın en son görüldüğü tarih 7 Ekim 2014'tü. | TED | واتضح في المرّة الأخيرة بأنّه هناك شخص ما قد سمع شيئا عن معاذ في 7 أكتوبر 2014. |
Fonio'nun beş bin yıldan uzun süredir yetiştirildiği ve muhtemelen yetiştirilen en eski hububat olduğu ortaya çıktı. | TED | واتضح بأن الفونيو كانت تُزرع منذ أكثر من خمسة آلاف سنة وقد تكون أقدم الحبوب زراعةً في أفريقيا. |
Bakın, bu CFC'lerin bir sorun olduğu ortaya çıktı. Çünkü onlar ozon tabakasını yok ediyordu. | TED | واتضح بأن مركبات الكربون الكلورية فلورية مثلت مشكلة، لأنها تدمر طبقة الأوزون. |
Ama Salı günü toplantısına gelen işçilerden birine anlatmış, ve Meğerse içlerinden biri bu dört lastikten ikisini Johnnie Pappas'dan almış. | Open Subtitles | ولكنه ذكر ذلك لأحد الرفاق الآخرين، في اجتماع النجارين يوم الثلاثاء، واتضح أن أحدهم قام بشراء اثنان من الإطارات |
Meğerse gençken de hapishanedeymiş. | Open Subtitles | . قبل تاريخ سجله الاجرامي واتضح أنه عندما كان صبياً لقد كان أيضاً |
Sonra anladım ki Meğerse lisede zirve yapan ben olmuşum. | Open Subtitles | واتضح أن.. واتضح لي للتو أنني انا الذي بقى في المدرسة الثانوية |
Görünüşe göre birisi müşteri kayıtlarım için izin çıkartmaya çalışmış. | Open Subtitles | واتضح أن هناك شخص ما يحاول الحصول على أمر قضائي للاطلاع على سجل عملائي |
Görünüşe göre bu sorunun cevabı, onların beyninin kafatsaındaki yerleşiminin biz insanların beyninin kafatasındaki yerleşiminden farklı olmasıymış. | TED | واتضح أنّ الجواب على ذلك لأن أدمغتهم يتم تعبئتها داخل جماجمهم بطريقة مختلفة عن أدمغتنا نحن البشر صحيح، لدينا أدمغتنا معبئة. |
Evet, anlaşılan ödül avcılığı sınırın güneyinde suç sayılıyor. | Open Subtitles | نعم ، واتضح أن مكافأة الصيد غير قانونية في حدود الجنوب |