Eh, bu da tuz attığımda hepsinin neden bir tarafa kaçıştığını açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يفسر لم كانت تجرى فى اتجاه واحد عندما وضعت عليها الملح |
Makalede, kırmızı üzüm kabuğundan elde edilen kimyasal bir maddenin, üzerlerine damlatıldığında bazı kanser hücrelerinde yaptığı değişiklikten bahsediliyor, bir yerlerde bir laboratuvarda, bir tezgahın üzerindeki test tübünde bu olmuş. | TED | إنه وصف التغيرات في إنزيم واحد عندما تقوم بوضع نقطة منزوعة من قشرة حبة عنب حمراء على بعض خلايا السرطان في وعاء إختبار على إحدى طاولات أحد المختبرات في مكان ما. |
Paul'un kızı babasının izinden gitti ama bir farkla: Beş yıl önce mezun olduğunda devasa bir borcu vardı. | TED | اتبعت ابنة بول خطواته، ولكن مع إختلاف واحد: عندما تخرجت منذ 5 سنوات، كان ذلك مع دين ضخم. |
Uygunsa, bir tane yerine, iki misli fiyata iki tane yap. | Open Subtitles | لماذا ابنى واحد عندما يمكننى بناء اثنان بنفس التكلفة |
Babam da bana Guadalajara'da bir tane almıştı. | Open Subtitles | . لقد جلب لي ابي واحد عندما كان في جودالاجارا |
Bana günlük üniforma çalışma üniforması ve hatta yorulduğum zaman için bile bir tane verecekler. | Open Subtitles | سيمنحونني زياً موحداً للنوم، زياً موحداً للعمل، وهناك حتّى واحد عندما أكون متبعاً. |
Bütün türlerin yok olmasına sebep olmanın eşiğindeki bir adam için üzülmemi mi bekliyorsunuz? | Open Subtitles | تتوقّعني أن أطلب رجل واحد عندما كامل النوع جاثم على حافة الإنقراض؟ |
bir gün kupalarının üstüne cinsel organ resmi çizerken bulmuştum. | Open Subtitles | جئت عبر هذا يوم واحد عندما كنت رسم الأعضاء التناسلية في البطولات فووسبالل الخاص. |
bir Çinli'ye karşılık iki beyaz feda edersem... seni ipe çektikten sonra benim peşime düşerler. | Open Subtitles | لقد تخليت عن أبيضين مقابل صيني واحد عندما ينتهيان من تعليقك، سينالان مني |
...en küçük bir değişikliği bile nasıl sağlayacağını düşünemiyorum. | Open Subtitles | سيمكنها تحقيق ولو فارق واحد عندما يحين الوقت |
İngiltere hiç olmadığı kadar güçlendi ve İngiliz oyuncular da belli bir yaşa gelmelerine rağmen oynayacakları oyun bulabildiler. | Open Subtitles | وسلطة البلاد أصبحت الأقوى والممثلات البريطانيات دائماً لديهم دور واحد عندما يصلون إلى عمر محدد |
bir şey demek isterken, başka bir şey söylüyoruz. | Open Subtitles | . نحن نقول شئ واحد عندما نكون نعنى شئ آخر |
Çünkü onlar sadece bir gün. Seninle her gün evli olmakla Kıyaslama yaptığında bir gün nedir ki? | Open Subtitles | ما يكون يوم واحد عندما اقارنه بزواجى منك لكل يوم آخر؟ |
Neden milyon tane söyleyebilecekken birini söyleyeyim? | Open Subtitles | لماذا اذكر امر واحد عندما استطيع أن اذكر مليون امر ؟ |
bir dahaki gelişimizde alırız bir tane, tamam mı? İşte buradaymış! | Open Subtitles | سنحضر لك واحد عندما تأتي في المرة القادمة ، حسناً؟ هذا سيكون رائعاً |
Paramı aldığım zaman bunlardan bir tane alacağım. | Open Subtitles | سوف أحصل علي واحد عندما احصل علي مالي. |
Ve ben onunla ilgilenirken Ronon bir tane gördü. | Open Subtitles | وثم رونن رأى واحد عندما كنت أخيط جرحه |
Kolkata'ya gittiğimizde sana bi tane alacağım Bayan Bagchi. | Open Subtitles | انا سوف اجلب لك واحد عندما اصل الى "كالكوتا" سيدة "باجي" |