İşe gitmem gerek. İkizleri doğurtacağım ama sadece biri benden. | Open Subtitles | أنا ذاهب للعمل سأولد توأم لكن واحد منهم فقط ابني |
İki adam ikisi de diğerini öldürmek istemiyor, ama sadece biri yaşayabilir. | Open Subtitles | رجلان لا احد بينهما ينوي قتل التاني ولكن واحد منهم فقط سيحيى |
Bütün gece kendimi her biriyle evliymişim gibi hayal ettim ve içlerinden Sadece bir tanesi doğru karar olduğunu hissetirdi. | Open Subtitles | حسنا، كنت مستيقظين طوال الليل تصوير نفسي المتزوجات من كل واحد منهم، واحد منهم فقط شعرت الصحيح. |
Ama içlerinden Sadece bir tanesi kelimeyi veriyor. | Open Subtitles | و لكن واحد منهم فقط سيكون الصحيح |
Orada sadece bir kişi var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك واحد منهم فقط |
Evet, ama Booth'un dediğinden anlaşılan düşündüğümüz ölüm tarihinde mazereti olan sadece bir kişi var. | Open Subtitles | أجل لكن حسب أقوال (بوث) واحد منهم فقط لديه حجة غياب لما كنا نعتقد أنهُ موعد الوفاة |
Aralarından sadece biri zeki. Gözlüklü olanı. | Open Subtitles | واحد منهم فقط هو الذكى الرجل الذى يرتدى النظارة |
Aralarından sadece biri zeki. Gözlüklü olanı. | Open Subtitles | واحد منهم فقط هو الذكى الرجل الذى يرتدى النظارة |
Ve bunlardan sadece biri 87 yoluna yakın. | Open Subtitles | ومكان واحد منهم فقط يتواجد بالطريق 87 شمالاً |
Eğer sadece biri giderse görevimiz başarısız olabilir. | Open Subtitles | إذا ذهب واحد منهم فقط ستفشل المهمة |
Ama sadece biri kurtulan hırsızdan bahsediyor. | Open Subtitles | - و واحد منهم فقط يتحدث عن لص تم انقاذه |
Sadece bir tanesi öldü, ama sonuçta ikisi de çatlak. | Open Subtitles | واحد منهم فقط ميت لكن كلاهما مجنون |
Sadece bir tanesi ifade veriyor. | Open Subtitles | سيشهد واحد منهم فقط |
Sadece bir tanesi öğrenci. | Open Subtitles | واحد منهم فقط تلميذ |