Korkudan ölüyorum, bir fışkiyeye çarptım, duvarın içinden geçti gitti. | Open Subtitles | وأنا فزعٌ جداً واصطدمت ببراد الماء ورميت بها تجاه الحائط |
Evet, benim de dikkatim dağıldı ve arabayı çarptım. | Open Subtitles | نعم, لذا فقد تشتّت تركيزي واصطدمت بالسيارة |
Evet, kaldırım kenarına takılıp bir bisikletli kuryeye çarptım. | Open Subtitles | نزلت عن الرصيف واصطدمت بدراجة يركبها أحد السعاة |
Kapıdan çıkar çıkmaz rüzgâr suratıma, son hız gelen bir tren gibi çarptı. | Open Subtitles | حينما خرجنا من ذلك الباب واصطدمت بنا تلك الرياح وكأنها قطار شحن حينما كنت أبتعد عن الطائرة |
Bir araba kırmızı ışıkta geçerek sürücü tarafına doğru çarptı. | Open Subtitles | سيارة قطعت الإشارة الحمراء وتحركت تجاهكم واصطدمت بباب السائق |
Yolun ortasında koşarken bir araba çarpmış. | Open Subtitles | اصطدمت بالمنصف الموجود في الطريق واصطدمت بها سيارة آخرى. |
Araba ile motorsiklet çarpışması geliyor. Araba refüjü aşıp doğrudan motorsiklete çarpmış. | Open Subtitles | حادث دراجة نارية في الطريق ، تجاوزت السيارة الحاجز ، واصطدمت برأس راكب الدراجة |
Işıklarda bir motosiklet önüme atladı ben de direksiyonu kırınca direğe çarptım. | Open Subtitles | قطعت دراجة نارية الإشارة الحمراء لذا، انحرفت واصطدمت بعامود |
Kaykayımla 360 derece döneyim derken duvaya çarptım. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول فعل شقلبة بدرجة 360 على لوح مزلاجي واصطدمت بجدار إخرس! |
- Düşüp bir ağaca çarptım. - Bu çok şapşalcaymış. | Open Subtitles | سقطت واصطدمت بشجرة هذا سخيف جدا |
Biliyorsunuz, 1912'de doğmuş, "inşa edilmiş en büyük geminin, Titanik'in battığı yılda. Buz dağının ucuna çarptı ve paldır küldür, aşağıya indi. O aşağıya indi ve ben çıktım yüzeye. | TED | كما تعلمون, لقد ولد في عام 1912, االعام الذي غرقت فيه التايتنيك, اعظم سفينة قط بنيت واصطدمت بطرف جبل جليد و بام ذهبت للقاع, ذهبت للأسفل, وارتفعتُ انا للأعلى, واو ياله من قرن |
Bakmaya gittim ama bana çarptı. | Open Subtitles | ذهبت لأتحقق من الأمر واصطدمت بشيء |
Arabası yoldan çıktı ve bir ağaca çarptı. | Open Subtitles | سيارتها خرجت عن الطريق واصطدمت بشجرة |
Sendeledim ve dişlerim omzuna çarptı. | Open Subtitles | تعثرت واصطدمت أسناني بكتفه |
- Sanki çağrılar kaybolmuş gibi. - Sanki görünmez bir duvara çarpmış gibi. | Open Subtitles | يبدو الأمر وكأنّ الاتصالات اختفت، واصطدمت بحائط خفي. |
Işıkta durmuşlar ve bir kamyon gelip onlara çarpmış. | Open Subtitles | توقفوا عند الإشارة واصطدمت بهم شاحنة |
Efendim, 90 dakika önce çevre yolunda güneye doğru giderlerken bir Mack kamyonu onlara yandan çarpmış. | Open Subtitles | سيدتي، لقد كانوا متجهين جنوبا في الطريق الدائري منذ 90 دقيقة، واصطدمت بهم شاحنة من طراز (ماك) |
Kaçtım. Kafamı çarpmış olmalıyım. | Open Subtitles | هربت واصطدمت براسي |