"واعدة" - Traduction Arabe en Turc

    • ümit verici
        
    • umut vadeden
        
    • gelecek vaat eden
        
    • umut vaat
        
    • Ümit vadeden
        
    • Gelecek vadeden
        
    • Geleceği parlak
        
    • umut verici
        
    Altını ıslatma? Baskılayıcı proteinlerle yapılan ümit verici araştırmalar var. Open Subtitles هناك الكثير من البحوث التي تجرى العلاج بالبروتين إنها واعدة كثيراً
    Beni öldürmedi sonuçta. ümit verici bir baslangiç. Open Subtitles حسنُ، لم تقم بإعدامي لذا هذه تعتبر بداية واعدة
    Bazılarının gerçekten umut vadeden kariyerleri varmış ama çocukları için işi bırakmışlar, şimdi de olaydan o kadar uzaklar ki hiçbir şey yapmıyorlar. Open Subtitles أقصد، بعضهم لديهم مهن واعدة لقد أستسلموا ليحظوا بأطفال والأن بعيدين عن المسار سوف يفعلوا أي شيء
    O zaman Yunanistan ülkeyi boğan güçlü bir kurumun kontrolü altındaydı. Babam, yeniden bir Yunanistan hayal eden, özgürlüğün hakim olduğu ve belki de halkın, vatandaşların esasen kendi ülkelerini yönetebilecekleri bir Yunanistan'ın hayalini kuran ve umut vadeden bir hareketin başındaydı. TED في ذلك الوقت كانت اليونان تحت سيطرة مؤسسة قوية جداً قامت بتضييق الخناق على الدولة وكان أبي على رأس حركة واعدة لإعادة تصور اليونان حيث سادت الحرية حيث بإمكان الشعب والمواطنين حكم دولتهم
    Manga üyeleri içinde en çok gelecek vaat eden sensin. Şansın açık olsun. Open Subtitles لقد كنتِ واعدة جداً ، أتمني لكِ حظاً سعيداً
    Pentium çip pazarında umut vaat eden göstergelerden bahsediyoruz. Open Subtitles نحن نرى مؤشرات واعدة بسوق رقائق المعالجة
    Ümit vadeden, genç oyun yazarı, sevimli küçük bir tiyatro... Sonra bir gün, bir de baktık kar fırtınası yüzünden çatı çökmüş. Open Subtitles حقوق مسرحية واعدة يافعة مسرحا صغير جميل ثم في احد الايام وصلنا المكان
    "...Gelecek vadeden bir aday olmanız sebebiyle sizi bekleme listemize alabiliriz." Open Subtitles انت مرشحة واعدة و لذلك نرغب بوضعك على لائحة الإنتظار خاصتنا
    Geleceği parlak bir kadın doğum uzmanıydı. Open Subtitles ماذا تعني بالحياة القديمة؟ كانت طبيبة نساء واعدة
    Ona yıllardan beri karşılaştığım en ümit verici genç aktristin sen olduğunu söyledim. Open Subtitles -نعم أخبرته أنكِ أكثر ممثلة واعدة رأيتها خلال سنين
    Yeryüzüne çarpan kuyruklu yıldızlar pek de ümit verici değil. Open Subtitles المذنبات اللتي تضرب الأؤض وجها" لوجه ليست واعدة
    Hep ümit verici bir girişin var. Open Subtitles هذه دائماً ما تكون إفتتاحية واعدة
    Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum ve umut vadeden bir dostluğa başlamak için. Open Subtitles - أتطلع إلى اللقاء بها... ... ولإنشاء صداقة واعدة.
    Bu umut vadeden bir durum. Open Subtitles التي اعتقد انها اشارة واعدة
    Gerçekten umut vadeden birkaç iş fırsatım var. Open Subtitles انا لدي مؤشرات واعدة حقاً
    Ancak gelecek vaat eden yeni ilaçlar oksijeni hemoglobine bağlı tutmak veya hasta hücreleri yumuşatmak gibi yeni yollara başvuruyor. TED إلّا أنّ أدوية واعدة جديدة بدأت تشقّ طريقها بطرق مبتَكرة، كإبقاء الأوكسجين مرتبطًا بخضاب الدمّ لمنع تحوّل الخلايا إلى منجليّة، أو تقليل القدرة الالتصاقيّة للخلايا المنجليّة.
    (Kahkaha) Şimdi, gelecek vaat eden pilot verilerimiz var. TED (ضحك) لدينا حالياً بيانات تجريبية واعدة حقاً.
    Bir kaç Arap girişimci umut vaat ediyor gibi görünüyor. Open Subtitles زوجان من الألاعيب العربية التي تبدو واعدة جدا
    Oh, tanrı aşkına Gelecek vadeden bir sanatçı. Open Subtitles يا إلهي فنانة واعدة تصادف أنني أتبنى موهبتها
    Geleceği parlak bir kargo efendim. Open Subtitles تبدو حمولة واعدة ، سيدي
    MRI çalışmaları, ilgili ağı saptamak için umut verici bir yoldur. TED تُعدّ دراسات التصوير بالرنين المغناطيسي وسيلة واعدة لتحديد مواقع الشبكات المعنيّة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus