En baştan başlamanız için borcunuzu silmeyi onayladı. | Open Subtitles | وافق على سداد الديون لذا يمكنكم مباشرة بداية جديدة |
Onun yerine arkamdan iş çevirdi, anlaşmayı onayladı ve beni çok huzursuz bir durumda bıraktı. | Open Subtitles | , بدلاً من هذا ذهب من خلفي , و وافق على الصفقة و تركني في وضع غير مريح |
Rus hükümetinden biri bize yardım etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | لدينا مصدر معلومات يعمل في الحكومة الروسية وقد وافق على مساعدتنا |
Kültür ve İdare Bakanlığı yer belirlemesi yapmanıza onay verdi. | Open Subtitles | السيد وزير الثقافة و الإرشاد الإسلامي وافق على الزيارة المحلية |
Takası kabul et, sonra istediğini yaparsın. | Open Subtitles | وافق على المبادلة ثم سأدعك تفعل ما شئت به |
O yüzden güvenliğini sağlarsam her şeyi anlatmaya razı oldu. | Open Subtitles | لذا وافق على إخباري كلّ شيء إذا ضمنتُ سلامتُه، |
Bizim için bir artroskopi, diz içine laparoskopik ameliyatı yapacak. Şunu da eklemek istiyorum, hasta, ameliyatının internet üzerinden yayınlanmasına izin verdi. | TED | سيجري أمامنا جراحة تنظير مفصلي، جراحة شق صغير للركبة، وأود أن أوضح أن هذا المريض قد وافق على بث هذه الجراحة. |
Sanırım kocası da kabul etmiş boşanmayı. | Open Subtitles | أعتقد أن تلك كانت حقيقة أن زوجها وافق على الطلاق |
Bildiğiniz gibi, Yakamoto tüm şahsi ve kurumsal mal varlığının yönetimini bizim sorumluluğumuza vermeyi kabul etti. | Open Subtitles | أنا متأكد أنكم تعرفون الآن أن ياكوموتو وافق على إعطاءنا الثقة في إدارة كل ممتلكاته و أصوله الشخصية و المؤسساتية |
Zaten haklarını imzalamayı kabul ettiğini sanmıştım. | Open Subtitles | أعني, توقعت أنه قد وافق على التخلى عن حقوقه |
Senato daha önceki başkan ve senatoların aksine Obama'nın adli atamalarının çok az bir kısmını onayladı. | Open Subtitles | المجلس وافق على نسبة من القضاة المُعيّنين من قِبل أوباما هي الأصغر بين أي مجلس شيوخ أو رئيس سابق |
Auggie, Chenler için güvenli evi ve tanık koruma programını onayladı. | Open Subtitles | أوجي وافق على ذهاب آل شين الى المكان الآمن ووافق على ادخالهم في برنامج حماية الشهود |
Sovyetler Birliği, 1500 Sovyet Yahudisinin İsrail'e göç etme isteğini onayladı. | Open Subtitles | فإن الاتحاد السوفيتي وافق على مهاجرة 1500 سوفييت يهودي لإسرائيل |
Kang Ma Roo, Taesan'ın yarısına karşılık yardım etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | أن كانغ ما رو وافق على أن يساعدها مقابل نصف تاي سان. |
Binbaşı Morehouse bana anneni aramam için yardım etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | الرائد ميرهاوس قد وافق على مساعدتي في بحثي عن أمك |
Belediye meclisi golf klubünde yapılacak değişikliğe pazartesi günü onay verdi. | Open Subtitles | مجلس المدينة وافق على ملاعب الجولف يوم الأثنين |
..."İtiraf et, kabul et, her şeyi biliyoruz..." | Open Subtitles | إعترف بهذا ، وافق على ذلك نحن نعرف كلّ شيء |
Teddy kendisi de razı oldu, gitmesi gerek. | Open Subtitles | . تيدى وافق على تسليم نفسه ويجب أن يذهب |
Baş komiser, gizli muhbir A1138'i devam ettirmeme izin verdi...tedbir en. | Open Subtitles | المدير وافق على احتفاظي A1138 بالمخبر السري بتكتم |
Karısının dediğine göre üçüncü yurtdışı görevini geçen ay kabul etmiş ama bu kez Güney Amerika, Kolombiya'ya gidecekmiş. | Open Subtitles | وفقاً لزوجته، فقد وافق على جولة ثالثة عبر البحار الشهر الماضي لكن هذه المرة إلى "كولومبيا" في "أمريكا الجنوبية"، |
Oğlunun sana karşı ifade vermeyi kabul etmesi içini parçalamış olmalı. | Open Subtitles | يجب أن المسيل للدموع في أمعائك لمعرفة ابن بك وافق على الشهادة ضد لك. |
Amanda işini kabul ettiğini ama bu gece yapmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | (وافق على مقايضة (أماندا لكنه يريد التنفيذ اللّيلة |
Polisi aramamaya ikna oldu yalnız konferans odasındaki herkesin gitmesine izin verirsen. | Open Subtitles | إنهُ , وافق على عدم طلب الشرطة بحالة مُغادرة جميع الرهائن الغرفة. |
Köprü inşaasını onaylayan kişiyi bulduk. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا من وافق على بناء هذا الجسر. |
Hayatımın o ana bağlı olduğunu hisseder gibiydim ve inanılmaz bir şekilde, o evet dedi. | TED | أحسست أن حياتي تعتمد على تلك اللحظة، وبشكل لا يصدق وافق على ذلك. |
Dedektif, müvekkilim buraya gelmeye ve sorularınıza cevap vermeye karar verdi. | Open Subtitles | المخبر، موكلي وافق على النزول هنا والإجابة على بعض الأسئلة. |