Yüzyıllara dayanan düşmanlık, on yıllarca süren şiddet ve binlerce can kaybına rağmen, 1998'de tarihi bir anlaşamayla neticeye ulaştırıldı. | TED | رغم قرون من العداء وعقود من العنف والآلاف من القتلى والضحايا في عام 1998 ظهر حل حيث عقدت اتفاقية تاريخية |
Günün birinde şansı tükenecek ve binlerce masum insan bunun bedelini ödeyecek. | Open Subtitles | ويوم واحد سيتم تشغيل حظه خروج، والآلاف من الناس الأبرياء سيدفع الثمن. |
15 yıl önce benim ülkeme saldırıldı. ve binlerce insan öldü. | Open Subtitles | قبل 15 سنة، تعرضت بلادي لهجوم والآلاف من الناس ماتوا فعلا |
Buraya, beklemek için binlerce yer ve yüzlerce saatimizi verdiğimiz bu yere nasıl geldik? | TED | كيف وصلنا هنا حيث نكرس مئات الأفدنة ، والآلاف من ساعات للانتظار؟ |
Bunu yapabilmek için o kare üzerinde sınıflandırıcıyı bin kez işlemeniz gerek, belirleme yapabilmek için binlerce sinir ağı değerlendirmesi. | TED | ولكن هذا ينطوى على تشغيل المصنف الآف المرات على الصورة، والآلاف من تقييم الشبكة العصبية لإنتاج الكشف. |
Binlerce ve binlerce genetik olarak düzenlenmiş kök hücre dizisi oluşturabilecek kapasiteye sahip. | TED | لديها القدرة على إنتاج الآلاف والآلاف من تسلسلات الخلايا الجذعية. |
Ve oldukça deneyimliler, yani onlar bunu binlerce ve binlerce kez yaptılar. | TED | ولديهم خبرة عالية، لذلك قد فعلوا هذا الآلاف والآلاف من المرات. |
Stanford medikal kayıtlarında paroksetin ve pravastatin alan binlerce ve binlerce insan vardı. | TED | حاليا يوجد الآلاف والآلاف من الأشخاص في السجلات الطبية لستانفورد ممن يستعملون الباروكستين والبرافاستاتين. |
Etrafımızda, okulların, kiliselerin, ana sağlık merkezinin, dükkanların ve binlerce evin harabesi vardı. | TED | كان ينتشر من حولنا أنقاض المدارس، والكنائس، ومركز صحي رئيسي، ومحلات تجارية، والآلاف من المنازل. |
Aslında bu projenin parçası olarak dünyanın dört bir yanındaki insanların gönderdiği binlerce ve binlerce model var. | TED | وبالطبع هناك الآن الآلاف والآلاف من النماذج التي ساهم بها أشخاص من جميع أنحاء العالم كجزء من هذا. |
15 yaş itibarı ile etrafıma bakınmaya başladığımda, çevremde cinsel kölelik benzeri işlerle başbaşa bırakılmış ama bizler geri gelmelerine izin vermediğimiz için hiç bir şekilde cezaları ertelenmeyen, yüzlerce ve binlerce kadın ve çocuk gördüm. | TED | منذ أن كان عمري 15 عندما بدأت أن أنظر حولي أصبحت أرى المئات من النساء والأطفال والآلاف منهم ممن يتُركون في ممارسات شبيهة للإستعباد الجنسي ولكن ليس لديهم أي فرصة إطلاقًا لأننا لا نسمح لهم بالمجيء |
36 aydır bana terapi için geliyorsun... 36 ay ve binlerce dolar. | Open Subtitles | لقد كنت تأتيني لمدة 36 شهراً ثلاثة وستين شهراً والآلاف الآلاف من الدولارات |
Tanrı gibi binlerce ve binlerce bakteriyi kontrol edebiliyoruz. | Open Subtitles | أشعر بأن لدي سلطة كاملة تقريبا مثل الرب الذي يسيطر على الآلاف والآلاف من البكتيريا |
Hala ormanlarının yarısına sahibiz, binlerce nehre, göle, buzullara ve binlerce canlı türüne de. | Open Subtitles | ما زلنا نحتفظ بنصف غابات الأرض آلاف الأنهار والبحيرات والجليد والآلاف من الموارد الطبيعية |
Kıymetli Komünizmin için binlerce insanı öldürmenin eşiğindesin. | Open Subtitles | أنت علي وشك أن تقتلين الآلاف والآلاف من أجل شيوعيتكِ الثمينة. |
Son birkaç senedir bu konuya kafa yorduk, yapmamız gereken farklı şeylerin listesini yaptık ve yeni bir teknoloji oluşturduk. Aslen kendi avatarlarımız olan evrensel bir diziyi oluşturabilecek genetik çeşitliliği bulunan binlerce kök hücreyi sıralayacak bir yazılım ve donanımdan oluşan bir teknoloji. | TED | لقد أمضينا السنتين الأخيرتين ندرس هذا، ونعمل قائمة بالأشياء التي كان يجب القيام بها وبالتالي طورنا تقنية جديدة، إنها برامج وأجهزة، يمكنها بالفعل أن تنتج الآلاف والآلاف من سلالات الخلايا الجذعية المتنوعة وراثياً لصنع مجموعة شاملة وتُكون صورة تجسيدية لنا. |