Aynı zamanda bence algı ve yaratıcılık kesinlikle eşsiz olarak insani değil. | TED | كذلك، أعتقد أن الإدراك والإبداع لا يعنيان بالضرورة إنسان على نحو مميز. |
ve bana göre eşsiz insani becerilerin temeli soyutlama, mecaz ve yaratıcılık gibi. | TED | وأظن أنه أساس لكثير من القدرات الخاصة بالبشر مثل التجريد والإستعارة والإبداع |
"Ariel" ayrıca, kalp kırığı ve yaratıcılık üzerine etkili meditasyonlarla doludur. | TED | آرييل مليء أيضا بتأملات مؤثرة عن أحزان القلب والإبداع. |
Şunu söyleyerek kayda geçirmek istiyorum, incinebilirlik inovasyon, yaratıcılık ve değişimin doğum yeri. | TED | لذلك دعوني أؤكد هنا وأقول، بأن الإنكشاف للناس هو مكان ولادة الإبتكار، والإبداع والتغيير. |
Açık kaynağın bilgi ve yaratıcılığı yönetmek için olan araçlar ile başarılı olduğunu biliyorduk. | TED | ونحن نعلم أن المصادر المفتوحة نجحت مع أدوات لإدارة المعرفة والإبداع. |
sorunlara daha etkili ve yaratıcı çözümler getirebilmesini sağlar. Müzik yapmak, duygusal içeriğini ve mesajını | TED | قد يتيح ذلك للموسيقيين حل المشاكل بمزيد من الفعالية والإبداع في كلا الشقين الأكاديمي والاجتماعي |
Monotonluk ve yenilik arasındaki bir savaş bu, durağanlık ve yaratıcılık arasında. | TED | لإنها حربٌ بين الرتابة والابتداع، بين الجمود والإبداع. |
Dünya'da geçmişin tohumları enerji ve yaratıcılık dolu şimdiye çiçek açtı. | Open Subtitles | على الأرض، بذور الماضي ازدهرت للحاضر الملئ بالطاقة والإبداع. |
O günlerde, enerji ve yaratıcılık ve tutku gerçekten onu ayakta tuttu. | Open Subtitles | الطاقة والإبداع والشغف في تلك الأيام هو ما جعلها تستمر. |
Bireylerin beyinlerinde baskın kısımlarının olduğu veya mantık ve yaratıcılık arasında sol-sağ ayrımı olduğu fikirlerini öne sürmeye yetecek herhangi bir kanıt yok. | TED | لا يوجد أي دليل لكي نقترح أن الأفراد يمتلكون نصفاً مهيمناً في الدماغ أو لدعم فكرة التقسيم يمين-يسار بين كل من المنطق والإبداع. |
Sonuç olarak, şehir planlayıcılar ve geliştiriciler geleceğimizi, yani daha yoğun ve daha büyük şehirleri tasarlamak için büyük gayret ve yaratıcılık göstermekteler. | TED | ونتيجة لذلك، فإن المخططين المدنيين ومطوري المدن يبذلون الكثير من الجهد والإبداع في تصميم المدن المستقبلية بمساحات أكبر وأكثر استيعابا للكثافة السكانية. |
Öyleyse, görsel ve hareketsel kontrolün, bu sol-sağ yapısına bağlı olan iki sistem olduğunu söyleyebiliriz, fakat mantık ve yaratıcılık fikrine uzandığımızda, ortaya problemler çıkıyor. | TED | لذا بإمكاننا أن نقول أنّ التحكمَ بالرؤية والحركة نظامان يعتمدان على التقسيم يمين-يسار، لكن المشاكل تظهر عندما نعمّم هذه الفكرة على المنطق والإبداع. |
Bence Michelangelo algı ve yaratıcılık arasındaki ikili ilişkiye dair keskin bir bakış açısına sahipti. | TED | أعتقد أن (مايكل أنجلو) كان يملك بصيرةً نافذة في هذه العلاقة الثنائية بين الإدراك والإبداع. |
(Gülüşmeler) Kapanış olarak, bence Michelangelo, bence haklıydı; algı ve yaratıcılık derinlemesine bağlıdır. | TED | (ضحك) في الختام، أعتقد أن (مايكل أنجيلو)، كان على حق، الإدراك والإبداع مرتبطان ارتباطاً وثيقاً. |
%60’ ı iskansiz olan bu ülkede bulduğum bilgi ve yaratıcılık karşısında inanılmaz bir şekilde enerjiyle dolmuştum. Ama inanılmaz bir yaratıcılık | TED | وكنت مدفوعًا بشكل كبير بالمعرفة والإبداع اللذين وجدتهما في ذلك البلد والذي 60 % من شعبه لا يملكون الأرض ولكنهم يملكون إبداعا مذهلا. |
Onların cinselliği; kendini tanıma, yaratıcılık ve iletişim aracı olarak görmelerini istiyorum, olası risklerine rağmen. | TED | أريدُ منهن رؤية الجنس كمصدر للمعرفة الذاتية والإبداع والتواصل رغم المخاطر المحتملة. |
İnsanlar duygusal gerçekliklerini hissedebildiklerinde yakınlaşma, yaratıcılık ve inovasyon organizasyon içinde ortaya çıkıyor. | TED | عندما يُسمح للناس باستشعار حقيقة مشاعرهم، فإن عوامل التعاون والإبداع والابتكار تزدهر في المنظمة. |
Bana azim, yaratıcılık ve sorumluluk ile ilgili çok şey öğrettin. | Open Subtitles | لقد علمتني الكثير عن المثابرة والإلتزام والإبداع |
Şu anda fikirleri ve yaratıcılığı örtbas ederek, iyi bir iş çıkardığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنك تقوم بذلك العمل العظيم هنا بقمع الأفكار والإبداع |
Melbourne'da hem şeritli yollar yapıp hem de karbondioksit ve enerjiyi çarpıcı bir biçimde düşürdükleri gibi, şehirlerdeki yaşanabilirliği ve yaratıcılığı önemli ölçüde geliştirememiz için hiç bir neden yok. | TED | ليس هناك أي سبب يمنعنا من تحسين قابلية الحياة والإبداع في المدن بشكل مذهل كما تم فعله في ملبورن بإنشاء مسارات ضيقة للمشي وبنفس الوقت خفضوا انبعاث غاز ثاني أكسيد الكربون واستهلاك الطاقة. |
Şirketler, çalışanları genç olduğundan adaptif ve yaratıcı olmuyorlar, Aksine gençlere rağmen öyleler. | TED | الشركات قادرة على التكيف والإبداع ليس لأنّ موظفيها من الشباب، إنهم قادرون على التكيف والإبداع برغم ذلك. |