İşkence kötü bir şey, fakat kahramanınız tarafından yapıldığında sizi birçok yönden mahvediyor. | TED | والتعذيب امرٌ مروع بحد ذاته .. ولكن ان تعذب على يد شخص كنت تعده بطلك فهذا يدمرك نفسياً على عده أصعده |
Oysa yöntemleriniz Savaşlar, faşizm, işkence | Open Subtitles | وطرقكم في ذلك هي الحروب والفاشية والتعذيب |
Şu an maruz kaldığı işkence, hayal edilemeyecek kadar acımasız. | Open Subtitles | ، والتعذيب الذي يتعرض له الآن .. غير قابل للتصديق ووحشي |
Onu adam kaçırma ve işkenceden enseledik ama şimdi öyle elini kolunu sallayarak çıkacak. | Open Subtitles | اعتقلناه لجرم الاختطاف والتعذيب وسيفلتُ منها ببساطة |
Bu, Zeus'un kehanetlerini bıraktığı için sonsuz bir yaşlılığa, körlüğe ve işkenceye dayanması için lanetlediği bir hakem olan Phineas'tı. | TED | لقد كان هذا فينياس، عرّافٌ حلّت عليه لعنة زيوس ليتحمّل الشيخوخة والعمى والتعذيب الذي لا نهاية له من جراء نبوءاته. |
Işınım onlar için hem güç silahı hem de işkencedir. | Open Subtitles | بالنسبه لهم الاشعه هي اسلحه السلطه والتعذيب |
Şu an maruz kaldığı işkence, hayal edilemeyecek kadar acımasız. | Open Subtitles | والتعذيب الذي يتعرض له الآن غير قابل للتصديق ووحشي |
Birleşik Devletler anayasasının 18. maddesinin 1350. bendine göre, soykırım, insanlığa aykırı suçlar, ve işkence suçlarından. | Open Subtitles | الفقرة رقم 1350 الخاصّة بالإبادة الجماعيّة والجرائم ضدّ الإنسانيّة والتعذيب |
Erkekler buraya aşağılanmak ve işkence için geliyor olabilir ama onlardan birinin fazla zorlanıp saldırganlaştığını düşünmek pek zor değil. | Open Subtitles | الرجال قد يأتون إلى هنا للإهانة والتعذيب لكن من السهل أن نتصور أنّ واحداً منهم ربما يكون قد دفعته بعيداً وانتقم |
Bu adam yeni biri olmak için fazla deneyimli. Komşuları rahatsız etmeden saatlerce işkence edip öldürebildi. | Open Subtitles | هذا الرجل بارع للغاية في هذا بالنسبة لرجل بدأ للتو أمضى ساعات في القتل والتعذيب دون أن يزعج الجيران |
Çocuk pornosu. İşkence videoları. | Open Subtitles | يعطيك أشياء غير قانونية عن الأطفال والتعذيب |
Etkileşim demekten kastın adam kaçırma ve işkence ise evet, beni sorgulamıştınız, hatırladınız mı? | Open Subtitles | إن كنت تعني بالتفاعل الخطف والتعذيب أجل، لقد استجوبتني الا تتذكر؟ |
- Et adamın üstünde, ayı onu yedi... bu işkence, ve işkence intikamdır. | Open Subtitles | .. ربط لحمٍ على رجل، وجعل الدب يأكله هذا تعذيب، والتعذيب من أساليب الانتقام |
Daha çok kaçırılmış gibi duruyor işkence senaryosu olabilir. | Open Subtitles | هذا يبدوا أكثر فأكثر سيناريو الخطف والتعذيب |
Gelişmiş sorgulama teknikleri işe yaramıyor. Ama bunun yanı sıra işkence, çok işe yarıyor. | Open Subtitles | و ليست تقنيات الاستجواب والتعذيب التي تجدي في الواقع. |
Hadım edilmiş biri gibi hissetmemek için cinayet işleyen, işkence yapan şeytani bir canavardı o. | Open Subtitles | لقد كانَ وحش شرير استخدم القتل والتعذيب كي يجنب نفسه من الشعور بالوحدة |
Ama sonunda, savaş ve işkence soru - kendimize ne ama o, bu düşmanlarımıza ne değildir. | Open Subtitles | ولكن في نهاية المطاف فإن المغزى من الحرب والتعذيب هو ليس ما نقوم بفعله لأعدائنا وإنَّما ما نفعلهُ لأنفسنا |
Fakat Rus muhaliflerle de karşılaştık. Venezuelalı aktivistlerle, Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla ve her türden eziyet ve işkenceden kaçan binlerce ama binlerce diğer mülteciyle. | TED | ولكن نقابل أيضاً منشقين روسيين، نشطاء فينزويليين، مسيحيين من الصين، مسلمين من الصين، وآلاف الآلاف من اللاجئين الهاربين من كل أشكال القضايا والتعذيب. |
Onun toplumunda on yıllardır süren yoksullukla mücadele programları onu veya onun gibi yüzlerce köleyi pirinç değirmeni içindeki dayaktan, tecavüzden ve işkenceden kurtarmaya muvaffak olamadı. | TED | عقود من العمل ببرامج مكافحة الفقر داخل مجتمعه ولم نكن قادرين أبدًا على إنقاذه هو أو أي من مئات العبيد الآخرين من الضرب والإغتصاب والتعذيب والعنف بداخل مطاحن الأرز . |
Yıllar boyu gördüğü kötü muamele ve işkenceye rağmen hazinesinin yerini söylemedi. | Open Subtitles | سنوات من إعادة التأهيل والتعذيب فقد رفض الإفصاح عن مكان كنزه. |
Alternatif yol hapis ve işkencedir. | Open Subtitles | البديل هو أن تتعرض للسجن والتعذيب |
Ve işkenceyle sorgulamaya aldırdım Ta ki gerçekte olanları söyleyene kadar. | Open Subtitles | ولقد وضعتة تحت الاستجواب ، والتعذيب حتى يُكشف لى بطبيعة الحال ما حدث. |
Dün oturuma son verdiğimizde, CTU ajanlarının operasyonlar sırasında uyguladığı sertlik ve işkenceleri tartışıyorduk. | Open Subtitles | بالأمس عندما بدأنا كنا نناقش الأعمال الوحشية والتعذيب من قبل عميل وحدة مكافحة الإرهاب في غضون عملياتهم |
Yemin ederim, bunu yapanları işkencelerle öldürteceğim. | Open Subtitles | أقسم بأن اولئك سيدفعون الثمن بالموت والتعذيب |