Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
Farklı kimlik ve sadakatim olduğunda bu durum bazen çatışma ve karışıklık yaratacaktır. | TED | وبالطبع عندما أمتلك العديد من الهويات والانتماءات، فقد ينتج عنها بعض التضارب والتعقيد. |
Varlıkta ve yoklukta. Basitlikte ve karmaşada. | TED | في الحضور والغياب. في البساطة والتعقيد. |
Peki o zaman Pantheon gibi emsalsiz yaratıcı vizyonu ve teknik karmaşıklığı olan bu projeler aslında nasıl meydana çıkıyor? | TED | بعد ذلك، كيف يمكن لهذه المشاريع ذات الرؤية الإبداعية غيرالمسبوقة والتعقيد التقني مثل البانثيون تحدث في الواقع؟ |
Süreç boyunca öyle çok rastgelelik ve içrek bir karmaşıklık vardır ki, sonuç Lovelace Testi'ni geçebilir. | TED | العملية التي وصلت بنا إلى هناك فيها الكثير من العشوائية والتعقيد حتى أن النتيجة قد تجتاز فحص لافليس. |
Eger bunu piyasadakilerle karsilastirirsaniz fiyat olarak, buyukluk olarak ve kullanim kolayligi ve karmasiklik olarak | TED | إذا قمت بمقارنتها مع الموجود في السوق، بالنسبة للسعر، الحجم، سهولة الإستخدام، والتعقيد. |
Bu dünyanın güzelliğini ve karmaşıklığını fotoğraflamak bana sevdiğim bir kişinin portresini yapmak gibi geliyor. | TED | إن تصوير الجمال والتعقيد في هذا العالم بالنسبة لي يشبه رسم لوحة لشخص أحبه. |
ve bu, basitlik-karmaşıklık ilişkisi hakkında baştan sona yeniden düşünmek zorunda olduğumuz anlamına gelir. | Open Subtitles | وهذا يدعونا الى اعادة التفكير بشكل كامل فى العلاقة ما بين البساطة والتعقيد |
Bol miktarda oksijen elde edildikten sonra büyüklük ve karmaşıklık kazanırsın. | Open Subtitles | بوجود حزمة من الأوكسجين، تحصل على الحجم والتعقيد. |
Yörüngeler bir evren yarattılar zenginlik ve karmaşıklıkla dolu. | Open Subtitles | صنعَت المداراتُ الكونَ المليء بالوفرة والتعقيد |
Mesela işaretlerden birkaçı hızlı artışlar, kompleksite ve sahte faiz oranlarıydı. | Open Subtitles | مهلاً، على سبيل المثال، أن أحد السمات المميزة للهوس هو الأرتفاع السريع والتعقيد ومعدلات الأحتيال. |
Bir insanı, trajik ya da melek, iyi ya da kötü diye etiketlediğimizde, onların insanlıklarını çalarız, bu etiketle gelen sadece karmaşa ve çözümsüzlük değildir, onların haklarını ve haysiyetlerini de çalarız. | TED | حينما نصنف البشر إما مأساوين أو ملائكة جيدين أو سيئين نسلب منهم إنسانيتهم، ليس فقط مع الفوضوي والتعقيد التي يجلبها هذا التصنيف بل مع سلب حقوقهم وكرامتهم أيضاً. |
Evrendeki şaşırtıcı güzellikte ve karmaşıklıktaki güzellik. | Open Subtitles | انه عصر الجمال المدهش والتعقيد الكوني |
(Alkış) Teşekkürler. Evet, görsel müzik: ritim ve karmaşıklık. | TED | (تصفيق) شكراً. الموسيقى التصويرية والايقاع والتعقيد. |
Evet, uzun ve karmaşıktır, ama | TED | في غاية الطول والتعقيد |
J.J. Abrams, sen merak ve karışıklığı alıyorsun ve onu kimsenin hiçbir şekilde anlayamayacağı bir biçimde temsil etmeni istiyorum. | Open Subtitles | جي جي آبرامس), إستخدم الخيال والتعقيد) وإعرضه في طريقة لا يستطيع فهمها أحد |
...cehâlet ve karmaşayı barındırır. | Open Subtitles | الجهل والتعقيد. |
Dünya üzerindeki yaşamın şekilleri ve çeşitliliğinin bitmeyişi gibi, DNA kodundaki küçük süslemeler ve karmaşıklaştırmaların, zürafa, orkide gibi yeni şeylere yol açması gibi. Tığ işi kodundaki küçük süslemeler de, tığ işi yaşamın evrimsel ağacında yeni ve şaşırtıcı yaratıklara yol açıyordu. | TED | تماما كما المورفولوجيا وتعقيد الحياة على الارض الذي لا ينتهي أبداً فقليل من الإضافات والتعقيد في شفرة الحمض النووي (DNA )، قاد لأشياء جديدة مثل الزراف أو السحالي. كذلك، القليل من الإضافات في شفرة الكوريشيه تقود الى رموز كائنات عجيبة في الشجرة المتطورة لحياة الكوريشيه. |