"والجزر" - Traduction Arabe en Turc

    • havuç
        
    • akıntıyı
        
    • gelgitlerin
        
    • med
        
    • gelgit
        
    • köfte ve
        
    • havuçlar
        
    • gelgitler
        
    • gelgitleri
        
    Bunlar yalnızca domates ve havuç yetiştirdiğimiz yerler değil. TED وهذه ليست قطعًا من الأرض حيث نزرع الطماطم والجزر فقط على حد سواء.
    Kereviz püreli nefis dil balığı ve havuç haşlama, yapmak için beni kullanıyor. Open Subtitles ليجعلني أصنع طعاما شهياً من السمك وحساء السيلري اللذيذ والجزر المقطع
    Unutmadan, buğdaylı makarna ve peyniri alıp içine yumurta beyazı ve havuç püresi eklersen sağlıklı bir yemeğin olur. Open Subtitles مهلاً , إذا أحضرتِ مكرونة القمح الكامل مع الجبن وألقيتِ فيها بياض البيض والجزر المهروس تكون وجبة صحية
    O bölgeye ait akıntıyı ve mevsimi gözle... dünyanın dönüşünü.. Open Subtitles ترى ذلك المكان أين يوجد المد والجزر و الفصول و دوران الأرض
    Kasım ayındaki yarım ay. Küçük gelgitlerin zamanı. Open Subtitles يشير هذا الهلال في نوفمبر بأنه وقت المد والجزر الخفيف.
    Eğer şehir çocuğu olmasaydın, med cezirin ne olduğunu bilirdin. Open Subtitles لو لم تكن فتىً من المدينة، لكنت علمت أنّ المد والجزر ضدنا.
    Ve böylelik "gelgit kadar bilinir" kategorisinden... Open Subtitles نحن ارقينا واصبحنا متوقعه حركاته ويمكن التنبؤ بها مثل المد والجزر
    Jenny ve ben tekrar köfte ve patates olmuştuk. Open Subtitles جينى وأنا عدنا مثل البازلاء والجزر ثانية
    Sandviçler, kızartmalar, havuçlar. Open Subtitles شطائر، رقائق البطاطا المجففة والجزر
    Örneğin gemi kaptanlarının, limanlara güvenli şekilde girmeleri için, gelgitler hakkında bilgi edinmeleri gerekiyordu. TED فمثلا، احتاج قباطنة السفن إلى معرفة معلومات عن المد والجزر من أجل الرسو بأمان على الموانئ.
    Bir Carolina adasının gelgitleri ve bataklıkları yanında yavaş yavaş büyüdüm. Open Subtitles لقد نشأت ببطء ، إلى جانب المد والجزر والمستنقعات في بجر جزيرة كارولينا
    Yalnızca köklü sebzeler yetiştirebiliyordu, havuç, yabani havuç, turp. Open Subtitles كان باستطاعتها فقط زراعة الخضروات الجذرية.. الجزر الأبيض, والجزر, الفجل.
    Güzelmiş, turşu, kereviz, havuç falan, her şey var. Open Subtitles هذا رائع, مع المخلل والكرفس والجزر وكل شيء.
    Biraz bezelye ve havuç için bir metrelik balçığın içinde debelenmeye hayat derim asıl. Open Subtitles أتعثر على عمق ثلاثة أقدام من الوحل من أجل بعض البازلاء والجزر هذه هى الحياة
    Çorba yapıyorum. Kereviz, patates, havuç ve tuz. Çok basit. Open Subtitles أُعد الحساء السميك على العشاء بالكرفس والجزر والبطاطا والملح, إنه بسيطٌ جداً
    Badem, zerdali, fasulye, lahana, kavun, havuç, sitrus, pamuk, tohum yetiştiriyoruz. Open Subtitles -كلا، كلا نزرع اللوز والمشمش والفاصوليا والملفوف الشمام والجزر والحمضيات والقطنوبذورالنبات..
    Kurumların sadece iki aracı vardır: havuç ve sopa. TED لدى المؤسسات فقط سياستين: العصى والجزر .
    - Sam. Tüm bu toksin kuşağı akıntıyı izliyor. Open Subtitles هذا التيار السمي كله يتبع المد والجزر.
    Bizim gibi olanlar, gelgitlerin çocukları bizler ona tekrar geri dönmeliyiz. Open Subtitles هؤلاء هم أطفال المد والجزر علينا العودة للبحر مرات ومرات
    Dalgaların ve gelgitlerin hesaplanması ve elbette onları yönlendirebilme yeteneğine. Open Subtitles وحساباتك حول المد والجزر وأقصى ارتفاع للموج وبالتأكيد قدرتك على تجاوز كل هذا
    med cezirle alakalı bir aciliyet vardı da. Open Subtitles كان الأمر عاجل بشأن المد والجزر.
    Karayipler'de, gelgit hareketleri zayıftır. Open Subtitles هنا في البحر الكاريبي، حركة المد والجزر هيالأضعف.
    Jenny ve ben, köfte ve patates gibiydik. Open Subtitles جينى وأنا كنا مثل البازلاء والجزر
    Martha, taze patatesler ve küçücük havuçlar ile birlikte haşlanmış rosto yapmıştı. Open Subtitles مارثا) صنعت قدر محمر) بقطع البطاطا والجزر مع الدقيق
    Okyanus akıntıları çeşitli dış etkenler sonucu oluşur. Rüzgâr, gelgitler, su yoğunluğundaki değişim ve Dünya’nın dönüşü gibi. TED تتسبب عدة عوامل في حدوث التيارات المحيطية: الرياح والمد والجزر والفروقات في كثافة المياه ودوارن الأرض.
    Hudson'daki gelgitleri hesaplamakla kalmamış. Open Subtitles (لم يكُن يتعقب فقط المد والجزر في (هودسون

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus