Bir baktık, alarm verilmiş. Düdükler, sirenler, askerler koşuşturmaya ve kamyonlara doluşmaya başladı. | Open Subtitles | نظرنا إلى الأعلى، كان جهاز الإنذار قد انطلق صفير صفارات الإنذار، والجنود يتراكضون |
Tabii ki hem siviller hem de askerler savaştan zarar görürler. Hiçbir sivilin, maruz kaldığı savaşı özlediğini sanmıyorum. | TED | المواطنون والجنود طبعًا، كلاهما يعانون أثناء الحرب؛ لا أظن أن أي مواطن قد افتقد الحرب التي شُنّت عليه. |
Bütün yerleşimciler ve askerler bu şekilde davranmıyor. | TED | لكن ليس كل المستوطنين والجنود يتصرفون بهذه الطريقة. |
Lehte mektupların çoğu, asker ailelerinden. | Open Subtitles | ولكن خطابات المؤييدن كانت من الأقرباء والجنود |
Eğitim subay ve askerleri Hava Kuvvetleri'nin adamlarından seçilmişti. | Open Subtitles | المُدربين والجنود تحتي، من القوات الجوية |
Yaklaşık 27 milyon Sovyet sivili ve askeri bu günü görecek kadar yaşamadı. | Open Subtitles | نحو 27 مليون من المدنيين والجنود السوفيات لم تكتب لهم الحياة لرؤية هذا اليوم |
Tabii ki, haberlerde hep polislere ve askerlere bunun olduğunu duyuyoruz. | Open Subtitles | بالطبع، إنها كل ما نسمع أنه يحدث للشرطة والجنود على الأخبار. |
Sen gideceksin, askerler geri gelecek, intikam alacaklar, ve bu insanlar yine yalnız kalacak. | Open Subtitles | وانت ستذهب والجنود سيعودون لينتقموا وهم سيكونون وحيدين ثانية |
askerler sokak köşelerinde adam öldürüyordu. | Open Subtitles | والجنود يطلقون النار على الناس في الزاوية |
Savaş salması alan köylülerin yanında, ücretli savaşçılar, askerler bölgedeki tüm avcılar ve maceracılar bir araya gelmişti. | Open Subtitles | كانهناكآلافالفلاحين، المسلحين والجنود طالما أن الصيادين والمغامرين في المنطقة |
Savaş salması alan köylülerin yanında, ücretli savaşçılar, askerler bölgedeki tüm avcılar ve maceracılar bir araya gelmişti. | Open Subtitles | كانهناكآلافالفلاحين، المسلحين والجنود طالما أن الصيادين والمغامرين في المنطقة |
Politikacılar politika yapar, askerler kendi işlerini. | Open Subtitles | السياسيون يمارسون السياسة والجنود يقومون بواجبهم العسكري |
Sen ve diğer askerler de dâhil, adadaki herkes öldürülecek, | Open Subtitles | سيتم قتل الجميع، وأنتَ والجنود ستكونوا ضمن ذلك |
Evet. Kapıyı kapattık. askerler gelmek üzere. | Open Subtitles | نعم , لقد أغلقنا الباب والجنود قادمون فى طريقهم |
Ne açlıktan kıvranan toprak sahipleri ne de parasını alamayan askerler göğün yarılmasını ve Tanrı'nın lütuflarının yağmasını bekleyemez Oliver! | Open Subtitles | لن ينتظر الجوعى والجنود الفقراء لإلهام الرب لك |
-Hastanede mesai yaptım askerler yaralı şekilde geldiler ve- kötü olanları dışarı çıkarıp, öldürdüler | Open Subtitles | صنع نوبات علاج بالميدان , والجنود المصابين بشدة ياخذونهم للخارج ويقتلوهم |
Lehte mektupların çoğu, asker ailelerinden. | Open Subtitles | ولكن خطابات المؤييدن كانت من الأقرباء والجنود |
Camekanda, evlenen çiftlerin, asker resimlerinin arasında benim fotoğrafım vardı. | Open Subtitles | في النافذة، وبين صور أعراس الزفاف والمناولات والجنود كانت تقبع صورتي |
Şehirde polis, dağda asker. | Open Subtitles | الشرطة في المدن .والجنود في الجبال .مثل بعض |
Aradığın şey bir güvenlik ihlaliyse yerel polisi ve askerleri dene. | Open Subtitles | اذا كان الخرق الأمني ماتبحث عنه جرب الشرطة المحلية والجنود |
Göte'nin felsefesini, Nazi Almanya'sının askeri düşüncelerini aktaracak. | Open Subtitles | لشعب غوته، على حد سواء البرجوازية والجنود البسيطين. |
Onun sözü sadece Yahudilere değil, Romalılara, Yunanlılara, askerlere, kölelere güçlüye, güçsüze, herkeseydi. | Open Subtitles | ولم يعني اليهود فقط الرومان واليونان , العبيد والجنود القوي والضعيف الجميع |
Onbaşı Jones, ve erler Frazier, Robinson ve Tipperwick. | Open Subtitles | العريف جونز، والجنود فرازير, روبنسون، وتيبرويك. |
Albay Hortiz, kalenin başkomutanı, "Bütün subay ve askerlerin sınırımızın işgal edileceği söylentisini ciddiye almamalarını rica etti. | Open Subtitles | إن قائد هذا الحصن يأمر كل الضباط والجنود في هذه الحامية بتجاهل كل الإشاعات عن غزو وشيك على حدودنا |