Böyle hallerde sende karamsarlık ve kokain şişelerinin iğrenç uyuşukluğu oluşur. | Open Subtitles | الآن ، عادة ذلك المزاج الأسود والخمور الجهنمية وقنينة الكوكائين |
Her şey striptizci, alkol ve kan kovası demek değil. | Open Subtitles | ليست المتعة مقتصرة على الراقصات والخمور وسطل من الدماء |
1992'deki hitini biliyorum ve kendini kaybettiğini. | Open Subtitles | وأنك حاولت التسجيل عام 1992 وضعت في روح الرجال والخمور |
Eğer mezbahalar kullanmasaydı içkicilerin şişesi ve likörleri akardı. | Open Subtitles | وإذا ما لم تكن المسالخ تستخدمها فقد كان مروجون السلاح والخمور يهربون عن طريقها السلاح والخمور |
Gelecek sefer, sağlıklı yiyecekler yerine ayakkabı ve kıyafet almaya gideriz. | Open Subtitles | في المرة القادمة، أعدكِ سنشتري الأحذية والخمور وليس فقط محلات الأغذية الصحية |
Hediyeler ve kafaları çekmek dışında evlenmek için üç iyi sebep söyle bana. | Open Subtitles | بخلاف الهدايا والخمور اعطنيني ثلاث اسباب لـمّا تريدين الزواج |
Hediyeler ve kafaları çekmek dışında evlenmek için üç iyi sebep söyleyebilir misin? | Open Subtitles | بخلاف الهدايا والخمور,هل يمكنك اخباري بثلاث اسباب لمـّأ تريد الزواج |
Atalarından kalan arazilerini size devretmiyordu, siz de değersiz ziynet ve likörlerle ona rüşvet verdiniz ve sonra da kafasına bir silah dayadınız. | Open Subtitles | لم يوقع على أراضي أجداده لقد رشوته بالحلي والخمور ثم وضعت المسدس في وجهه |
Bunu içkiden, kahveye, ve sadece komik olsun diye... | Open Subtitles | وأضافوا الكوكايين إلى البُّن والخمور, لكي يصبح الأمر ممتعًا فقط |
İstediğin her içki ve uyuşturucu. Yemekler güzel. | Open Subtitles | كل المخدرات والخمور التي تريدين الطعام الجيد |
Benim kendi kişisel yenilgilerimden öğrenebildiğim şey uyuşturucu ve alkole güvenmemem gerektiği ve ben ve Kerry haricinde bir çok kişinin kazada yaralanmadığı için çok şanslı olduğumdur. | Open Subtitles | ...بعد وقع محنتي الشخصية ...تمكنّت أن أتعلم أني لست بحاجة لأن أعتمد على المخدّرات والخمور |
ve bu arada sen de hap, içki falan kullanmıyorsun. | Open Subtitles | في تلك الأثناء المخدرات والخمور ممنوعة |
Gerçi bence kadınları ve likörü daha çok seviyordu. | Open Subtitles | أظنه أعجب أكثر بالنساء والخمور |
Hayatım aşırı uç noktalardaydı. Kadın ve uyuşturucu ile doluydu... | Open Subtitles | لكن، كما تعلم، لقد كانت حياتي مليئة بالمتاعب حيث النساء والخمور... |
Sadece atlarla... ve şişeyle ilgilendi. | Open Subtitles | لقد كان مهتما فقط بالخيول... . والخمور |
Daha sonra Profesör Galloway'in üvey kardeşinin Uluslararası parfüm ve şarap şirketini ele geçirmeyi planladığını öğreneceğiz. | Open Subtitles | ووقتها سنكتشف أن الأخت غير الشقيقة للأستاذ (غالاواي) تخطط للاستيلاء ، على شركة العطور والخمور الدولية |
Kuzey tarafını ve Florida'dan gelen içkiyi ben kontrol ediyorum. | Open Subtitles | أنّي أدير الطرف الشمالي والخمور القادمة من (فلوريدا). |
Yabancı erkekler ve alkol. | Open Subtitles | حسنا، الرجال I-غريبة والخمور... |