"والزمان" - Traduction Arabe en Turc

    • zamanda
        
    • ve zamanı
        
    • zamanı ve
        
    • uzay ve
        
    • ve zamanını
        
    • ve zaman
        
    • uzayı ve
        
    • Uzay-zaman
        
    • ve mekan
        
    • zaman ve
        
    Ölümünde, yanlış zamanda, yanlış yerde olmasından başka sebebi olabilir. Open Subtitles موته ربما لم يكن مجرد تواجد في المكان والزمان والخطأ
    Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. Open Subtitles لحسن حظنا سفينة الخيال خاصتنا بإمكانها ان تأخذنا حيث نريد في المكان والزمان
    Bu yüzden bir simülasyon uzayı ve zamanı çok küçük parçalarla temsil etmelidir. TED وعليه؛ فإن ثمة محـاكـاة مفترضة عليها أن تحاكي المكان والزمان في أصغر الموجودات.
    Siz bana zamanı ve yeri söylersiniz, ben de size beş dakikalık süre tanırım. Open Subtitles أخبرني بالمكان والزمان وسأمهلك مدة 5 دقائق
    uzay ve zaman yolculuğu yapabileceğimi, telefonumun olmayacağını mı düşündün? Open Subtitles أتظنين انني أسافر في الفضاء والزمان وليس لدي هاتف ؟
    3 gün ceza. Yerini ve zamanını biliyorsun. Open Subtitles ثلاثة أيام بالحبس، تعرفان المكان والزمان
    Eğer doğru zamanda doğru yerde olamazsak içeriye girecek bir yol bulamayız. Open Subtitles إن لم نكن في المكان والزمان المناسبين، لن نجد المَدخل.
    Böyle bir zamanda, bir adamın parayı, kendi ve sürtüğünün canından bile çok sevmesi beni şaşırttı. Open Subtitles إنه يدهشني في هذا الوقت والزمان عندما يقوم رجل بتقديم أهمية المال على سلامته الشخصية
    Tek suçum yanlış zamanda yanlış yerde bulunmaktı. Open Subtitles لقد صادف بأن كنت في المكان والزمان الخاطئ
    uzay ve zamanda bir geçit, bir kestirme yol. Open Subtitles يمثّل مدخلاً أو طريقاً مختصراً عبر المكان والزمان
    Eğer karadelikler uzay ve zamanda bir kestirme yol ise bilim kurgunun en küçük fikirlerinden birini gerçeğe dönüştürebilirler. Open Subtitles إن كانت الثقوب السوداء طرق مختصرة عبر المكان والزمان قد تحوّل إحدى الأفكار العملية الخيالية إلى فكرة واقعية
    Ah, bu bizim suçumuz değil. Bu kader. Yani, azıcık esnetemezmiyiz eğer aynı zamanda aynı yerdeysek, taksiyi paylaşmak gibi? Open Subtitles لم نكن السبب ، إنه القدر نستطيع مساعدته إذا كنا بنفس المكان والزمان
    Ve özellikle, cep telefonunun yetenekleri sayesinde, insanlar uzay ve zamanı aşabiliyorlar. TED وخصوصا أن الهواتف المحمولة تمكن الناس من اختصار المكان والزمان.
    Sebebi şu: Einstein'ın genel görelilik denklemleri uzay ve zamanı evrene ait, birbirine bağlı bir tür kumaş olarak betimliyor. TED وإليكم السبب: معادلة النسبية العامة لأينشتاين تصف المكان والزمان كنسيج متصل ومتداخل مع الكون.
    Bu, bize "Uzay-zaman"ımızı veriyor. Uzayı ve zamanı tek ve sürekli bir maddeye dönüştürüyor. TED وهذا يعطينا الزمكان خاصتنا، بتحويل المكان والزمان إلى مادة واحدة متواصلة بشكل سلس.
    Muhtemel zamanı ve hedefleri tespit etmeye çalışıyoruz. Open Subtitles إننا نحاول تحديد المكان والزمان المحتملين
    Aşk, zamanı ve mekânı aşabilen, algılayabildiğimiz tek şeydir. Open Subtitles الحبّ هو الشيء الوحيد المحسوس القادر على تجاوز نطاق المكان والزمان
    Hubble Uzay Teleskobu arızalı olmasına rağmen en önemli performansını sergiledi ve gökbilimcilerin bundan önce ancak rüyalarında görebilecekleri uzay ve zamana kısa bir bakış attı. Open Subtitles هابل الذي كان معطلاً من قبل قدم أقصى ما يمكن أن يعطيه الى الأن لمحة عن الفضاء والزمان كان قد حلم بها علماء الفلك من قبل
    Yeri ve zamanını söyle. Open Subtitles يمكنك أن تقول لي المكان والزمان.
    Karakterler, zaman ve mekan özetlenmiş olmasına rağmen... firarın tüm detayları gerçekte yaşandığı şekilde anlatılmıştır. Open Subtitles مستوحاة من رجال حقيقيين والزمان والمكان تغيروا جميع التفاصيل عملية الهروب حدثت بالفعل
    Fizikçiler bazen evreni bazı noktalardan ele alıyorlar, örneğin, temel yapı taşları olarak: uzay, zaman ve kütle. TED أحيانًا يأخذ الفيزيائيون بعض جوانب الكون كلبنات أساسية: المكان والزمان والكتلة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus