"والسرقة" - Traduction Arabe en Turc

• hırsızlık
• soygun
• ve yağma
• hırsızlıktan
• teşebbüs
• soygundan

Çünkü tim bana bağlıyken hırsızlık/ Cinayet Bürosunda Yüzbaşı olarak yetkimi budamıyordu.
عندما كانت تحت قيادتي، لم تكن تقلل سلطتي كقائد قسم القتل والسرقة

O bölgeyi bir F2 hortumu vurmuş ve tahliyeden sonra hırsızlık gerçekleşmiş.
ضرب إعصار من الدرجة الثانية المناطق المجاورة والسرقة حدثت بعد عملية الإخلاء

Kaza, sorumluluk, sağlık, sel, yangın, hırsızlık.
أريد الاصطدام، والمسؤولية، والطبية، والفيضانات، الحريق والسرقة.

Muhtemelen soygun ve Cinayet Masası'nda çok fazla itibarım olduğunu sanıyorsundur.
لعلك تتصور أنني أحظى بمقام رفيع لدى دائرة جنايات القتل والسرقة

Savaş ve yağma. En güvenilir iki kazanç kaynağıdır.
الحرب والسرقة هما أكثر مصدران توفيراً للدخل

Tecavüz ve hırsızlıktan aldığı 80 yıl cezanın 18 buçuk yılını yattı.
انتهى به المطاف بخدمة ١٨ سنة ونصف السنة من جملة حكم قضائي لمدة ٨٠ سنة بعقوبه الاغتصاب والسرقة

Garantimiz yangın hırsızlık ve köpekleri kapsamamktadır.
آسف سيدي، ضماننا لا يشمل النار والسرقة وأفعال الكلاب

Kaçan müşteriler, elden kaçan hırsızlık ve dolandırıcılık fırsatları... uykunu kaçırmış olmalı ki... daha iyi durumdakilere sürtünmek istiyorsun.
لا بد من أنه يؤرقك، كل النزلاء الذين تبعدهم وفرص الغش والسرقة التي تخسرها وحاجتك لمرافقة من هم أحسن حالاً منك

Ego değeri dediğimiz şeyi korumak için yalan söyler, hırsızlık yapar adam öldürür, ne gerekirse yaparlar.
و هناك سوف تقع الغش , والسرقة , القتل والقيام بكل ما يلزم , للحفاظ على ما نسميه حدود الغرور

Merak ettim de eşcinsel olmakla, hırsızlık yapmanın bağlantılı şeyler mi yoksa...
أنا فقط أتساءل هل الشيء المتعلق بالإنحراف والسرقة هو شيء مترابط

Bakalım, dostumuz Kusen için saldırı, adam kaçırma ve hırsızlık var,. medyum dostumuz Dalton Rand için de sıradan sahtekârlık var.
لنرى, لدينا, لدينا التهديد, والاختطاف, والسرقة لصديقنا كوسين, والاحتيال لصديقنا الوسيط الروحي دالتون راند

Birçok hırsızlık, barbarlık ve hırsız vardır.
هناك الكثير من السرقات، أعمال التخريب، والسرقة.

Diğerlerini de toplayın. hırsızlık Şubesi'ni arayın.
أقبض على الآخرين إتّصل بقسم السطو والسرقة

Yine darp ve hırsızlık sabıkalı, Christian Filippini'nin yeğeni.
وقريبه كريستيان فيليبيني كذلك أيضاً بالإضافة إلى الاعتداء والسرقة.

Mülke izinsiz girme, hırsızlık.
الانتهاك والسرقة والنهب ورمي القاذورات والتشهير

Barodan atılmış bir avukat için harika. Yargıçlara rüşvet verip hırsızlık yapmak.
تناسب محاميًا قد حُرم من مزاولة المهنة رشوة القضاة والسرقة

Yalanlar, uyuşturucular, hırsızlık, alkol.
الأكاذيب والمخدرات والسرقة والشُرب بِأسراف

Sadece kibir, hırsızlık ve insanların birbirine kötü davranması var.
سوى الكثير من الكبرياء والسرقة ومعاملة الناس لبعضهم بالسوء

17 yaşımda soygun ve cinayetten tutuklandım. Bir süre sonra öğrendim ki finans, hapishanede sokaktakinden daha fazla söz sahibiymiş. Bende bunun içinde olmak istedim.
فى سن السابعة عشر تم اعتقالي بتهمتي القتل والسرقة وعرفت بعدها أن حكم الماديات في السجن أكثر منه في الشوارع، لذا أردته.

Hırsız sana sormayacaktır. "AIi kardeş, öğle yemeğini bitirdin mi? Şimdi soygun yapabilir miyim?"
اللص لن ينتظر حتى تتناول الغذاء وسيستطيع التسلل والسرقة حينها

Cengiz Han ve Atilla birlikte fazla gibi çünkü iki kez tecavüz ve yağma demek bu.
أظن أن كلا الشخصيتين معاً في المسرحية ذاتها يعد أمراً زائداً عن حده لأن الاغتصاب والسرقة ستكون لمرتين فقط

Burada, klor hidratlaştırmaktan, dolandırıcılık ve hırsızlıktan, erkek erkeğe anal ilişkiye girmekten, toplumun iyiliğini bozmaktan ve saptırmaktan mahkum olarak dikiliyorsun.
أنت تقف هنا مدانا النصب والسرقة النشل ، واللواط والإحتيال

Hepiniz, inkâr ve hırsızlığa teşebbüs gibi ağır suçlardan suçlu bulundunuz.
لقد تمت ادانتكم جميعاً بتهم الهرطقة والسرقة

Silah taşıma, saldırı ve soygundan suçlanıyor.
تهم بالأسلحة والإعتداء والسرقة.