Küçüklüklerinde birbirlerine büyük ve küçük olan diye seslenirlermiş. | Open Subtitles | عندما كانوا صغارا كانوا ينادون بعضهما البعض بـ الكبيرة والصغيرة. |
Ben bu macerayı anlayamam bütün büyük ve küçük yaratıkları el üstünde tutan bir adamı, onların katliamından kâr sağlamaya itecek şey ahlaki yozlaşmadır. | Open Subtitles | أنا ببساطة لا يمكن فهم هذه الرحلة و التحويلات المعنوية اللازمة لتغيير رجل يرعى كل المخلوقات الكبيرة والصغيرة |
Hızlı ve küçük titreşimler, tiz ve alçak tonlarda ses üretirken, yavaş ve büyük titreşimler derin ve ağır sesler üretir. | TED | الاهتزازات السريعة والصغيرة تنتج نغمات عالية النبرة، هادئة، في حين أن الاهتزازات البطيئة والكبيرة تنتج همهمة عميقة الخوار. |
İki küçük kızım var ve küçük olanı Hayley, çok iyi değil. | Open Subtitles | لديّ فتياتين صغيرتين حسناً ، تعرفين والصغيرة (هايلي) ، ليست بحالٍ جيّدة |
İster akşam kalıp kalmayacağımıza kavga ederiz ister ufaklıkla birer tabak kapar bana neden "Loyola Kahvaltı Kralı" dediklerini görürsünüz. | Open Subtitles | بإمكانكِ مجادلتي حيال "عمَ إذا كنا سنمكث الليلة"؟ أو تأتين أنت والصغيرة بطبق وترين سبب دعوتهم لي بـ"ملك فطور (لويولا)" |
Her şey açık ve güzel ... tüm yaratıklar büyük ve küçük ... her şeyi bilge ve harika ... olan Allah yarattı. | Open Subtitles | * كل الأشياء صافية وجميلة * كل المخلوقات *، * الكبيرة منها والصغيرة * كل الأشياء حكيمة ورائعة * |
Anne Marry Reed, kızları Cathy ve küçük Suzy. | Open Subtitles | (الأم, (ماري ريد (البنات, (كاثي) والصغيرة (سوزي |
Lütfen polis memuru Davis ve küçük Hanna'yı uzaktaki koya gönderin. | Open Subtitles | من فضلك، قم بإرسال الضابط (دايفز)، والصغيرة (هانا)، إلى البحيرة |
Büyük ve küçük tüm canlılara karşı. | Open Subtitles | كل المخلوقات الرائعة والصغيرة |
Büyük olan ve küçük olan. | Open Subtitles | الكبيرة والصغيرة. |
- Kuzey Yorkshire'da bu mülklerden pek çok var, büyük ve küçük. | Open Subtitles | - شمال (يوركشاير) لديها الكثير من هذه العقارات الكبيرة والصغيرة. |
Doc, Hope ve küçük Amethyst'in iyi olduğunu Coy'a söylemenin daha kolay olacağını düşünüyordu ancak evliliklere karışmama gibi kendi koyduğu bir kural vardı ki zaten o da sise karışmıştı. | Open Subtitles | أن (هوب) والصغيرة (أمثيست) بخير ولكن كانت لديه قاعدة تجنبه التورط في أمور الزواج |
Tüm varlıklar mükemmel ve küçük | Open Subtitles | "كل المخلوقات الكبيرة والصغيرة |
Robert Alan ve küçük Francesca... | Open Subtitles | (روبرت آلن) والصغيرة (فرانشيسكا) |
Jane'e ufaklıkla benim odamda kalabileceğini söyledim. | Open Subtitles | قلت لـ(جاين) إن في وسعهما هي والصغيرة أن تأخذا غرفتي |