Çünkü dışarısı çok karanlık ve yol kaygan. | Open Subtitles | لان الظلام كان حالكاً جداً في الخارج والطريق زلقة |
Helikoptere binelim de kamyonet ve yol sende kalsın. | Open Subtitles | حسناً ، عندما نُصِل إلى المِروحية أنت مُرحَب بك أكثر في الحافلة والطريق. |
Dinlerinin yanlış olduğunu, en iyi yolun İslam'ı seçmek ve müslüman bir adamla evlenmek olduğunu açıklığa kavuşturan bir imam da orada mevcuttu. | TED | كان الإمام حاضرًا أوضح أن دينهم كان خطأ، والطريق الصحيح الوحيد هو قبول الإسلام والزواج من رجل مسلم. |
Hem mom farları horkin. | Open Subtitles | والطريق مرسوم |
Colewich'teki Stag Yolu ve US-47 kavşağına dört mil var. | Open Subtitles | يبعد تقاطع الطريق الفرعي والطريق 47 أربعة أميال وحسب. |
Bacağını hareket ettirmemiz gerek ve bunu yapmanın tek yolu da, onu o kanepeden kaldırmak. | Open Subtitles | أَحتاجُ للحُصُول على سيقانِها تَتحرّكُ، والطريق الوحيد ليَعمَلُ ذلك أَنْ يَأْخذَها من تلك الأريكةِ. |
Büyüdüğüne şüphe yok, ama gökyüzünde özgürce uçan genç bir atmaca ile karşılaştırabilmen için önünde uzun bir yol var. | Open Subtitles | مازال يكبر والطريق أمامه طويلاً قبل أن تقارنه بصقر يحلق حراً فى السماء |
Adamın dediğine göre, o hayvan mülk sınırının arka tarafıyla yangın yolunun arasına asılıymış. | Open Subtitles | قال الرجل أن الحيوان كان موجود بين آخر حدود ممتلكاته والطريق السريع |
Yavaşla biraz çünkü kıymetli bir yolcumuz var ve yol oldukça buzlu. | Open Subtitles | إلهى , حسناً إبطىء قليلاً لدينا حمولة غاليه هنا والطريق ملىء بالثج هُناك ثلجى , عما تتحدث أنا لا أرى أيه ثلج ؟ |
Sadece ikimiz varız ve yol yalnız hissettiriyor. | Open Subtitles | ,الأمر أنه أنا وأنت لوحدنا . والطريق يجعل الشخص يشعر بالوحدانية |
# Otoban çıkışı rasgele değişir ve yol ikiye ayrılır # | Open Subtitles | مخرج الطريق السريع تغير بعشوائية والطريق تقسّم |
Şimdi barışa kavuştunuz ve yol, varisleriniz için hazırlandı. | Open Subtitles | لديكم سلام الآن والطريق اصبح ممهداً لأولادكم |
Tek çıkış yolun geldiğin o ince köprüdür. | Open Subtitles | والطريق الوحيد للخروج من هنا هو اختراق الجسر الذى أتيت منه |
Dostlarım, yolun kendisi en eski mecazlarımızda bile var. | Open Subtitles | الأصدقاء ، والطريق نفسه هو من بين أقدم تشبيه لدينا |
Hem mom farları horkin. | Open Subtitles | والطريق مرسوم |
Sahadaymış. Korang Yolu ve 10. Sokak'ın köşesinde. | Open Subtitles | هو في الميدان تقاطع (كرونغ رويد) والطريق 10 |
Bunu yapmanın yolu da, şantajlara ve tehditlere teslim olmamaktır. | Open Subtitles | والطريق للقيام بذلك هو ليس الانقياد للابتزاز والتهديدات |
İşkenceye uğramış zavallı babanı kurtarmak için daha önünde gitmen gereken uzun mu uzun bir yol var. | Open Subtitles | والطريق طوويل طوويل أمامك لإنقاذ والدك المسكين |
Adamın dediğine göre, o hayvan mülk sınırının arka tarafıyla yangın yolunun arasına asılıymış. | Open Subtitles | قال الرجل أن الحيوان كان موجود بين آخر حدود ممتلكاته والطريق السريع |