Dedem, amcam ve kuzenim gibi vanilya ve çilekli yoğurt tonları arasındaydı. | TED | كان لون بشرة جدي في مكان ما بين الفانيليا والفراولة واللبن الزبادي، مثل عمي وابن عمي. |
- Vanilyalı, çikolatalı ve çilekli aldım. | Open Subtitles | أوه . جلبت الفانيلا . والشكولاته والفراولة |
Ben yine domates ve çilekli alacağım. | Open Subtitles | مازلت سأتناول الطماطم والفراولة |
Vanilya gibi kokardı... ve elma... ve çilek. | Open Subtitles | كانت رائحتها كالفانيليا... والتفاح... والفراولة |
Kızının kokusu sanki tatlı çilek ve krema gibiydi. | Open Subtitles | ورائحة ابنتكَ كالعرق... والفراولة والكريمة |
Şimdi, senin sevdiğim Sezar salatasını, New York bifteğini ve çilekli pastayı yapıyorum. | Open Subtitles | ...الآن ، أنا أصنع المفضلة لديك سلطة ، شريحة لحم نيويورك فطيرة الجبن والفراولة |
Krem şanti ve çilekli bir tane var muhteşem! | Open Subtitles | يوجد واحد هنا بالكريمة والفراولة.. رائع! |
Marge, vanilyalı, çikolatalı... ve çilekli dondurma almamız lazım. | Open Subtitles | (مارج)، نحتاج للمزيد من مثلجات الفانيلا والشوكولاتة والفراولة. |
Çikolatalı, vanilyalı ve çilekli. | Open Subtitles | الشوكلاتة والفانيلا والفراولة |
Ben domates çorbası ve çilekli yoğurt alacağım. | Open Subtitles | سأتناول الطماطم والفراولة |
Buyurun. Yeşil limon, çilek ve shotlar. | Open Subtitles | ها نحن، الليمون والفراولة تذوقوا |