Üçüncü sınıftayken matematik ve okuma notları daha düşük. | TED | وعندما كان في الصف الثالث، كانت علاماته في الرياضيات والقراءة منخفضة. |
Matematik ve okuma standart test skorlarında yüzde iki veya üçlük bir artış olmuştur. | TED | حيث ترتفع درجات الاختبارات الموحدة للرياضيات والقراءة بنسبة اثنين إلى ثلاثة. |
Epey ciddi bir disleksim var. bu nednele okumak benim için en zor işlerden biri. | TED | فأنا اعاني من عسر القراءة والقراءة لي .. هي اصعب شيء يمكن القيام به |
Burası dinlenme köşesi. El işi, kitap okumak ve düşünmek için. | Open Subtitles | وهذه الزاوية الهادئة للحرف والقراءة و التفكير. |
ile "okuyup yazabilirsin, değil mi?" | TED | عندما تدرك أن هناك موضوع عدم قدرة على الكتابة والقراءة. |
Ama kızım sürekli kitaplarla uğraşıyor okuyor falan. | Open Subtitles | لكنّها فقط تبقي على . دراسته للكتب . والقراءة بعيداً |
Dil becerisi tipik olarak iki aktif bölümde, konuşma ve yazma, ve iki pasif bölümde, dinleme ve okuma, ölçülmektedir. | TED | تُقاس القدرة اللغويّة عادةً في جزئين فاعلين: التحدُّث والكتابة وجزئين غير فاعلين: الإستماع والقراءة |
Bu programı uygulayan okullar matematik ve okuma puanlarında yüzde 17,5 artış gözlediler. | TED | حسنًا، المدارس التي قامت بتنفيذ هذا البرنامج شهدت زيادة في علامات الرياضيات والقراءة بنسبة 17.5%. |
Bu bildiğimiz bölgeler belirli kavramsal yetenekleri destekliyor: dil yeteneği, kelime ve okuma gibi hem de dikkat dağınıklığından kaçınmak ve irade gibi. | TED | هذه هي المناطق التي نعرف أنها تدعم مجموعة معينة من المهارات الإدراكية: مهارات اللغة مثل كتعلم المفردات والقراءة بالإضافة إلى القدرة على تجنب الإلهاء وممارسة ضبط النفس. |
Daha fazla çocuk okula gidiyor ve okuma yazma ögreniyor ve internete bağlanıyor ve üniversiteye devam ediyor öncesinden inanılmaz oranda daha fazla sayıda ve dünyada üniversiteye giden gençlere baktığımızda yüksek sayıda olan kadınlar, erkekler değil. | TED | والمزيد من الأطفال يرتادون المدارس ويتعلمون الكتابة والقراءة وأصبح لديهم اتصال بالإنترنت وفي طريقهم ليرتادوا الجامعات بمعدلات أكبر مما سبق، والأعداد الأكبر من الشباب الذين يرتادون الجامعات في العالم هم من النساء وليس الرجال. |
Sanmıyorum, çünkü Japonya, 15 yaşındaki öğrencilerin matematik, fen ve okuma performanslarını her üç yılda bir ölçen OECD PISA testlerinde her zaman en üst sıralarda yer alır. | TED | لا أعتقد ذلك، لأن اليابان تحلّ دائمًا ضمن الأوائل فى اختبارات منظّمة OECD لتقييم جودة التعليم، عن طريق قياس أداء الطلاب بعمر 15 عام فى الرياضيات، والعلوم والقراءة كل ثلاث سنوات. |
Çünkü--bu arada Dean Kamen'e de minnettarım kendisi bayanların bilim ve teknolojiye bulaşmamalarıyla ilgili kültürel gerekçeleri ifade etmişti. benim matematiği bilmeme nedenim bana aynı anda matematik yapma ve okuma yapma öğretildi. | TED | كما تعلمون ، لأنه -- وبالمناسبة كنت ممتنة لذلك للعميد كامين لافتاً الى أن واحداً من الأسباب، أن هناك أسباب ثقافية أن النساء والأقليات لا تدخل في مجالات العلوم والتكنولوجيا -- لأنه على سبيل المثال، والسبب أنني لا آتقن الرياضيات، تعلمت الرياضيات والقراءة في الوقت نفسه. |
Gizli kaçak işleri sevmiyorum. Yemek kitabını okumak ve | Open Subtitles | كُلّ هذا الطبخ ومُرَاقَبَة التلفزيونِ والقراءة |
Bütün yaptığım yazmak, okumak ve kendi kendime mırıldanmaktı. | Open Subtitles | كل ما فعلته كان إرسال والقراءة وكلام غير واضح لنفسي. |
Kim tahtaya gelip bize okumak ister? | Open Subtitles | من قد يرغب في التقدم والقراءة لنا بصوت جهوريّ؟ |
Buraya sadece düşünmek veya okumak için gelinebilir ama galiba bu içine delikler açıp bayraklar dikme amacını ezer. | Open Subtitles | ..... أستطيع القدوم هنا فقط للتفكير والقراءة لكن ذلك ضد الغرض الذي وضعت من أجله الأعلام بالفتحات |
Gençken oturup tarih okumak yerine tarih yazacağımı düşünürdüm hep. | Open Subtitles | عندما كنت شابا يافعاً اعتقدت بأنني أصنع تاريخاً و ليس مجرد الجلوس ! هناك والقراءة عنه |
FIrsat buldukça giderim, bilirsin yani okumak ve kafa dinlemek için. | Open Subtitles | أحب أن أذهب إلى هناك كلما استطعت أن أعرف... ... مجرد التفكير والقراءة. |
Ömrümün geri kalanında oturup onları okuyup duracaktım. | Open Subtitles | لكن الجلوس في القبو والقراءة عن الأشياء المدهشة |
onumdeki secenekler, zor ve sıkıcı bir sey yapmak veya Yahudim ile evlenip ardından Paris'e, Roma'ya gidip, caz muzik dinleyip istedigimi okuyup, kaliteli restoranlarda yemek yiyip, eglenmek. | Open Subtitles | لذا فقراري إما القيام بأمر شاق وممل ،أو الزواج برجلي اليهودي (والذهاب إلى (باريس) و(روما ،والإستماع إلى موسيقى الجاز والقراءة وتناول المأكولات الطيبة في أفضل المطاعم والمرح |
- O zaman getir onu. Sadece resim yapıyor ve kitap okuyor. - Evet, resim yapıyor ve okuyor ve her şeyi ateşte yakıyor. | Open Subtitles | - اذاً أحضرها معك فكل ما تفعله هو الرسم والقراءة اجل ترسم وتقرا وتشعل النار في الأشياء |
Banyolarını Shane yaptıryor. Kitapları o okuyor, o yatırıyor. | Open Subtitles | شاين) يرافقه خلال الحمّام) والقراءة والخلود إلى النوم |