12 parmak bağırsağına, ince bağırsak ve karaciğer üzerinden direk gidecek yer fıstıkları kalkış zamanı. | Open Subtitles | النداء الأخير فستق للأمعاء والكبد مع خدمة مباشرة للأمعاء الغليظة |
Kan ve karaciğer tahlil sonuçlarını bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن ننتظر النتائج المعملية ليعطونا نتائج فحوصات الدم والكبد |
Bu ilaçları fazla kullanmak ciddi börek ve karaciğer hasarına yol açabilir. | Open Subtitles | إساءة إستخدام تلك الحبوب يُمكن أن يُؤدي إلى تلف بالكلى والكبد |
EKG sorunsuz tiroid, karaciğer ve böbrek fonksiyonları iyi görünüyor. | Open Subtitles | مخطط القلب عاديّ وظائف الدرقيّة والكبد والكليتين تبدو طبيعيّة |
Birden fazla pıhtı bağırsak iskemisini akciğerleri ve karaciğeri birbirine bağlar. | Open Subtitles | والخثرات المتعدّدة في الدم قد تفسّر احتشاء الأمعاء، ومشاكل الرئة والكبد |
Hayır,böbreklerin ve karaciğerin var. | Open Subtitles | كلا. بل الكلى والكبد يمكن لكن الغدد الكظرية لا. |
Yiyecek kıtlığı olduğunda, besinleri kalp ve karaciğer gibi diğer organlardan alıp beyin gibi gerçekten kritik olan organlara doğru gönderiyorlar. | TED | عندما يندر الطعام، فإنها تقوم بتحويل المواد الغذائية نحو الجهاز الأكثر حرجا، ألا وهو الدماغ، وتحرم منه أجهزة أخرى مثل القلب والكبد. |
kalbi ve karaciğer açıklar... diyalize sokmamız yeterli ve ilaçları boşaltması. | Open Subtitles | ...وفرط جرعة الأمانتيدين يفسّر مشاكل القلب والكبد إذا كلّ ما علينا هو البدء بالتحالّ الدموي وتصفية الدواء من جسمها |
Bağırsak ölmüş ve karaciğer de sirotik. | Open Subtitles | الأمعاء ميتة والكبد متشمّع |
Kalbi alınmış ama akciğer ve karaciğer parçaları kalmış. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} لا وجود للقلب، لكن تبقت هناك قطع وأجزاء للرئتين والكبد. |
(Alkış) Açıkça söylüyorum ki henüz ilk aşamalardayız; ama şimdiye kadar, pankreas kanserinin, akciğer kanserinin, meme kanserinin ve karaciğer kanserinin mikroRNA modellerini başarıyla saptadık. | TED | (تصفيق) دعوني أخبركم وبشكل واضح بأننا ما نزال في المراحل الأولى، ورغم ذلك، نجحنا في التعرف على نمط من الميكرو رنا لسرطان البنكرياس والرئة والثدي والكبد. |
- %100 iyiyim. - Gut hastalığı ve böbrek hasarı. | Open Subtitles | أنا بنسبة مائة بالمائة تلف النقرس والكبد |
Tıkanmış damarları ve fazla şaraptan etkilenmiş karaciğeri saymazsan, sevgili merhum doktorumuz, oldukça sağlıklı bir durumdaymış. | Open Subtitles | بصرف النظر عن أنسداد الشرايين والكبد الذى يعاني الكثير من أثار الشرب طبيبنا الغالي الراحل كان فى صحة جيدة نسبياً |
Keçinin kalbi, ciğerleri ve karaciğeri ile birçok küçük orijinal şeyden oluşan bir tür çorba. | Open Subtitles | انه الحساء المحضر من الماعز، القلب والرئة والكبد والمكونات الأصلية الأخرى... |
Senin işinşe onları dalak, karaciğer ve... salğı organlarının içine koymak | Open Subtitles | يجب وضعهم داخل التربة بنفس مستوى الطحال والكبد والأعضاء المفرزة. |
Karın tomografisinde, 3. derece karaciğer ve dalak yırtılması var, ve iç kanama mevcut. | Open Subtitles | إكتشفت عن طريق الفحص أن الطحال والكبد تأذيا كما أنه مازال ينزف |
Hastamla ve karaciğerin yanı sıra daha yüz tane şey hakkında endişeleneceksin. | Open Subtitles | ومئة شيء آخر غير مريضتي والكبد. |