Ve hastanelerde çalıştığımız model ve başka bir sürü farklı binada çalıştığımız modeller, açık havayı dışarıda tutmak için. | TED | والنموذج الذي نشتغل به في المستشفيات، وكذلك في الكثير والكثير من المباني المختلفة، من أجل ترك الهواء الطلق خارجا. |
İyiye giden çok az, kötüye gidense bir sürü değişim var. | TED | كانت هناك تغييرات قليلة نحو الأفضل والكثير من التغييرات نحو الأسوأ. |
Bunu farkettim. Ben sadece bir sürü kız oldu mu diye soruyorum. | Open Subtitles | أدركت هذا، أنا أسال فحسب إن كان هناك الكثير والكثير من الفتيات. |
Babamın geleneklerimize bağlılık konusunda oldukça sıkı kuralları sayesinde, şarkılar, kültürler, gelenekler, hikayeler, dağlar ve bir sürü koyunla dolu bir hayatım oldu. | TED | بفضل قوانين والدي الصارمة حول الحفاظ على عاداتنا وتقاليدنا، كان يتوجب علي عيش حياة مليئة بالأغاني والثقافة والتقاليد والقصص والجبال، والكثير من الخراف. |
Pek çok derin deniz canlısı okyanus havzasındaki aynı genetik dağılıma sahip. | TED | والكثير من المجتمعات العميقة لديها توزيع جيني الذي يتوزع على قاع المحيط |
Saygı görmek isteyen bir sürü insan, koca ülkeler var. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الناس والكثير من البلدان التي تحتاج الاحترام |
Boğazında bir sürü çöp birikmiş desem daha doğru olur. | Open Subtitles | هناك الكثير من الصمغ والكثير من الخردة والحطام حول حنجرته |
Bir sürü parmak izi, silah var ve suçu ona yükleyeceğiz. | Open Subtitles | الكثير من بصمات ألاصابع والكثير من المسدسات كل شيء سيكون له |
Rekoru kırıp, ayakkabı sponsoru ve bir sürü para kazanacağım! | Open Subtitles | سأحطم الرقم ،، وسأحصل على راعٍ للأحذية والكثير من الأموال |
Cevaplanmamış bir sürü soru, seçebileceğimiz bir sürü yöntem var. | Open Subtitles | هناك دوماً المزيد من الأسئلة نطرحها والكثير من الاتجاهات لأخذها |
Bir sürü param, bir sürü arkadaşım her şeyim vardı. | Open Subtitles | الكثير من النقود، الكثير من الأصدقاء والكثير من كلّ شئ |
Buna gelirsek, bir sürü pompa yapabiliriz. | TED | الآن هذا، نصنع الكثير والكثير من المضخات. |
Ve ben, bir sürü farklı koyun topladım. | TED | وجمعت الكثير والكثير من الخرفان المختلفة. |
Açılan bir sürü hukuk davasından ve yöre halkının verdiği mücadelelerden bahsetmeyeceğim. | TED | سأتقدم سريعا نحو الأمام وأتجاوز الكثير من الدعاوى القضائية والكثير من المشاركات في المجتمع المحلي. |
Ve kesinlikle bir sürü insanın yeşillikle çevrilmiş sürdürülebilir şehir fikrine sempatisi var. | TED | والكثير من الاشخاص اعتقدوا ان هذه الفكرة تعني ان المدن المستدامة هي تلك التي يكسوها غطاء أخضر |
Kimi yerlerdeyse bir sürü aptal hayvanın isyankâr tavırları öfke dolu konuşmalara yol açıyordu ama yapacak bir şey yoktu. | Open Subtitles | في بعض الاماكن التصرفات الثورية للكثير من الحيوانات الغبية سببت السخط والكثير من الحديث لكن لا شي تم فعله حيال ذلك |
birçok tarım ilacı, suni gübre ve çok fazla su kullanılır. | TED | إنه يستخدم الكثير من المبيدات، والكثير من الآسمدة والكثير من الماء. |
Dolunay olduğunda daha çok kaza tecavüz, soygun ve cinayet oluyor. | Open Subtitles | وجرائم قتل أكثر والكثير من كل شىء عندما يصبح القمر بدر. |
Toplu taşıma istiyoruz. Hem de çokça. Temiz ve onur verici bir toplu taşıma. | TED | ونريد نقلاً عاماً الكثير والكثير من النقل العام، نقلاً عاماً نظيفاً ومحترماً |
Eski yoldaşlar, eski düşmanlar eski hatıralar ve bolca bira. | Open Subtitles | أعز الرفاق وألد الأعداء ذكريات تآبى أن تموت والكثير من الشراب |
Buradakilerin pek çoğu yöntemlerime inanmıyor, çoğu deli olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | الكثيرون منكم هنا لا يؤمنون بأساليبي والكثير منكم يعتقدني مجنونا |
birçok zor kişisel kararla ve birçok belirsizlikle uğraştığım zamanlarda bana bir rutin ve istikrar sağlayan yine işim olacaktı. | TED | وبأن وظيفتي هي التي ستعطيني الروتين والاستقرار في حين كنت أتعامل مع الكثير من القرارات الشخصية الصعبة والكثير من الشك. |
Dans etme, şarkı söyleme ve bol bol eğlenme vakti! | Open Subtitles | أنه وقت الرقص و الغناء وقطع الكاتو والكثير من المرح |