Doğaya bakın, büyüme harika bir şey, yaşamın sağlıklı kaynağı. | TED | نعم، انظر إلى الطبيعة والنمو شيء رائع، ومصدر صحي للحياة. |
Örneğin 8. Hedef: İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme. | TED | خذ على سبيل المثال الهدف 8، العمل الّلائق والنمو الاقتصادي. |
Yüksek emtia fiyatları ile ihracat yapan ülkeler ile emtia ihracatı yapan ülkelerin büyüme oranları arasındaki ilişkiyi inceledim. | TED | لقد نظرت لأعرف ما هي العلاقة بين ارتفاع أسعار السلع الأساسية من الصادرات، والنمو في البلدان المصدرة للسلع الأساسية. |
Bizi izlemeye ve gelişmeye devam edin. | Open Subtitles | واصلو المشاهده والنمو |
Bizi izlemeye ve gelişmeye devam et. | Open Subtitles | واصلي المشاهده والنمو |
Başkent Çalışma ve Ekonomik büyüme Enstitüsü | Open Subtitles | وهو معهد متخصص في الدراسات الرأسمالية والنمو الاقتصادي |
Onlar insanin gücünü anlamışlardı ve insanlara verilen değeri değişen, gelişen ve büyüyen bir dünyada. | TED | فهموا قوة الأحداث البشرية والقيمة التي نعطيها للبشرية كالتغيير والتطور والنمو. |
Çocukluğumuz yazları Washington'un Puget Sound'unda ilk büyüme ve büyük büyüme arasında geçti. | TED | فصول الصيف في فترة طفولتي كانت في منطقة بحر بوجيت بولاية واشنطن، بين النمو الأول والنمو الكبير. |
Böylece bize ekonomik büyüme ile sosyal gelişim arasındaki ilişkiyi anlamamıza yardımcı oluyor. | TED | وهذا ما يُحيلنا إلى فهم العلاقة بين النمو الاقتصادي والنمو الاجتماعي. |
70'lerde, ulusal parklara yatırım yaptık. Bu da bizi özellikle gelişmekte olan ülkelerde gördüğümüz ve hatalı olduğunu düşündüğüm "her ne pahasına olursa olsun büyüme" fikrinden uzak tuttu. | TED | في سبعينيات القرن الماضي، استثمرنا في الحدائق الوطنية، مما أبقانا بعيدًا عن المنطق الخاطئ للنمو والنمو والنمو بأي ثمن الذي نرى أن الآخرين يسعون لتبنيه خصوصاً في العالم النامي. |
Fakat bir fırsat vardı; her saatten sonra uykuya gidip dümdüz bir üçgen şekli alır ve tekrar yeyip büyüme başlamadan önce birkaç dakika dinlenirdi. | TED | ولكن هناك فرصة واحدة: فبعد كل ساعة، تُصبح خاملة، على هيئة مُثلث وترتاح لبضع دقائق قبل أن تقوم مرة أخرى لتبدأ جولتها في الأكل والنمو. |
Ekonomik büyüme yüzde sekize çıkarken ve nufus artışı yüzde 1.5`e düşerken, o zaman kişi başına duşen gelir her 9 yılda bir iki katına cikar. | TED | عندما يصل النمو الاقتصادي الى ثمانية في المئة والنمو السكاني ينخفض إلى 1.5 في المئة فان دخل الفرد يتضاعف كل تسع سنوات |
Çoğu ekonomik model kıtlık ve büyüme üzerine kurulmuştur. | TED | معظم النماذج الإقتصادية مبنية على الندرة والنمو |
Dünyadaki enerji, büyüme ve dönüşümün temsilcisi olan Parvati olmadan Shiva bağımsız bir gözlemci olurdu ve dünya durağan kalırdı. | TED | فمن دون بارفاتي والتي هي مصدر الطاقة والنمو والتحول على الأرض، لأصبح شيفا منعزلاً، وبقي العالم ساكناً. |
Fakat bundan sonra, yükselme, büyüme, gelişme fırsatının olduğu noktaya kadar etkisi bir süre benimle kaldı, sessizce başımı eğip geri çekildim. | TED | بعد ذلك، لازمني الأمر لفترة، لدرجة أنّ أي فرصة للتقدم، والنمو والتطوّر، كنت أحني رأسي بهدوء، وأتراجع للوراء. |
Buradaki ironi, gerçi, refahımızı kelimenin tam anlamıyla para ve ekonomik büyüme karşılığı sattık. | TED | المعادلة هى، على الرغم من، أننا صرفنا معنى الإزدهار كشيك من بنك تقريباً بمعنى حرفى من الأموال والنمو الإقتصادى. |
Başkent Çalışma ve Ekonomik büyüme Enstitüsü her ikisi de olamaz. | Open Subtitles | لا أعتقد أن معهد الدراسات الرأسمالية والنمو الاقتصادي سيكون فيه أيّاً من هذه الثلاثة |
Sürekli gelişen ve büyüyen bir veri tabanı oluşturdum, web adresi baratunde.com/livingwhileblack. | TED | لقد أنشأت قاعدة بيانات مستمرة في التطور والنمو في baratunde.com/livingwhileblack |