Jason ve Argonotlar ölümcül oklarından zar zor kaçınarak, kıyılarından geçti. | TED | أبحر جاسون وبحارو الآرغو بمحاذاة شواطئهم، وبالكاد نجوا من بطش أسهمهم. |
Büyürken ailesinin çiftçi olarak çok çalışıp zar zor kazandığını gördü. | TED | خلال نشأته شاهد والديه وهما يكدحان كمزارعين وبالكاد يستطيعان العيش. |
Nihayetinde Rusça'dan 5.000 kelime ezberlemeniz ve bunlardan zar zor bir cümle kurabilmeniz mümkün. | TED | على أيّ حال، يمكنك استظهار 5000 كلمة من اللغة الروسية، وبالكاد تستطيع صياغة جملة. |
82 yaşında ve neredeyse hiç uyumadı. | TED | وهو في الثانية والثمانين من عمره، وبالكاد نام. |
%70 açığım olur, bana çok az bir para kalır. | Open Subtitles | هذا سيجعلني بعيدأً عن 70 بالمئة وبالكاد احصل على الأموال |
İki gündür yoldayız, bir kere yemek yedik, doğru düzgün uyumadık. | Open Subtitles | يومان على الطريق لم نتناول إلّا وجبة واحدة وبالكاد نحظى بالنوم |
Vücudun yaralardan güçsüz düştü ve seni zorlukla ayakta tutuyor. Sona geldin. | Open Subtitles | جسدك مليء بالجراح وبالكاد يمكنك الوقوف علي قدميك , انت خاسر |
Terapiye geldiğinde berbat haldeydin, zar zor konuşabiliyordun. | Open Subtitles | أتيت لتلك المقابلة، وكنت بحالة مزرية للغاية وبالكاد تتحدث |
O toplantıya geldin. Öyle boku yemiştin ki zar zor konuşuyordun. | Open Subtitles | أتيت لتلك المقابلة، وكنت بحالة مزرية للغاية وبالكاد تتحدث |
Yıllar geçtikçe, borunun durumu daha da kötüleşti ve zar zor su alabiliyorduk. | Open Subtitles | وبمرور السنوات ، حال الماسورة ساء أكثر وأكثر وبالكاد كنا نجد الماء |
Sakat kaldı. zar zor konuşabiliyor. | Open Subtitles | لقد أصيب بالشلل، وبالكاد يستطيع أن يتكلم |
Ve Tanya elinden zar zor kurtulmuş, sonra da Corey baseball sopasıyla peşine düşmüş. | Open Subtitles | وبالكاد هربت, فقام كوري بملاحقته بمضرب بيسبول |
7 yıl önce, Rus güçleri tarafından bir baskında, ciddi bir şekilde yaralandı ve zar zor kurtulabildi. | Open Subtitles | قبلَ سبِع سنوات كان في خطر شديد من قبل القوى الروسية وبالكاد نجى |
Onu iki saatte yazdım ve albüme zar zor yetiştirdim. | Open Subtitles | كتبتها في ساعتين وبالكاد ذكرت في الألبوم. |
Göbek bağı dolanmıştı, zar zor kurtardım Şehzade'mizi. | Open Subtitles | كان حبله السريّ ملتفّاً على عنقه وبالكاد أنقذت حياته |
Orada oturdum. Zorla yiyebildim, yemeğimi zar zor yutabildim. | Open Subtitles | جلست, وبالكاد يمكنني الأكل بالكاد يمكنني الإبتلاع |
Kımıldayamıyorlar, konuşamıyorlar, zar zor nefes alabiliyorlar. | Open Subtitles | لا يُمكنهم التحرك لا يُمكنهم التحدث وبالكاد يُمكنهم التنفس.. |
40.000 yıllık evrim ve insan potansiyelini neredeyse hiç kullanmadık. | Open Subtitles | أربعين ألف عام من الارتقاء وبالكاد اكتشفنا الطاقات الهائلة الكامنة في الإنسان |
Bu kumarı kaybettikleri ve neredeyse hiç balığın gelmediği yıllar olur. | Open Subtitles | هنالك سنوات تقامر الدّببة فيها بالفشل وبالكاد تظهر فيها الأسماك |
Ve kendimizi derinden geri yansıtmaya çok az zaman ayırıyoruz. | TED | وبالكاد نجد وقتا لننعكس بعمق على ذواتنا. |
Sonra kasırga çıkıyor insanlar evlere kaçıyor ama kızı doğru düzgün aramıyorlar bile, inanılmaz! | Open Subtitles | ثم أتى إعصار وركض الجميع للداخل وبالكاد بحثوا عنها, شيء لا يصدق |
Sen ise ön bahçelerinde cenin pozisyonunda yatıyorsundur. Oğlun seni o şekilde görür ve zorlukla tanır. | Open Subtitles | وأنت مستلقي أمام المنزل وأبنك ينظر إليك بتلك الطريقة وبالكاد يتعرف عليك |