"وبقيت" - Traduction Arabe en Turc

    • kaldı
        
    • ve
        
    • kalıp
        
    • durdum
        
    • kaldın
        
    • devam ettim
        
    10 yıl önce, Norveç'te buzlu bir şelaleye kısılıp kalan bir kayakçı vardı. Bu kadın kurtarılmadan önce orada iki saat boyunca kaldı. TED منذ ١٠ سنوات كان هناك متزلجة على الجليد في النرويج حصرت في شلال ثلجي وبقيت هناك لمدة ساعتين قبل أن يتمكنوا من استخراجها.
    Bowers ona morfin yaptı ve tüm gece yanında kaldı. Open Subtitles أو السيد فيرغسون والآنسة باورز التي حقنت لها مورفين وبقيت معاها في مقصورتها طوال الليل
    -Odam merdivenlerin başındaydı. -Biliyorum. Orası hep senin odan olarak kaldı. Open Subtitles ـ غرفتي كانت في أعلى السلالم ـ أعلم , وبقيت غرفتكِ دائماً
    ve bunu takvim resmi olarak yapmakta herzaman basarisizdim, ya da onun gibi bir sey, ve bundan kurtulamadim. TED وبقيت متعلقاً بهذا النوع من صور التقويم، او شيء ما من تلك الطبيعة، ولم اتمكن من الابتعاد عن ذلك.
    Ama annemle babam ölünce bursundan vaz geçtin ve burada kalıp beni büyüttün. Open Subtitles لقد تخليت عن طموحك الدراسي وبقيت هنا لرعايتى
    Orada durup ve seni bekledim bekledim durdum ve çıkıp geleceğine inanmamıştım. Open Subtitles وقفت هناك وبقيت منتظراً لكِ لذا لم أكن أعتقد أنكِ كنتي ستظهرين
    Taksi ayağını çiğneyeli iki sene oldu. Hastanede bir gece kaldın. Open Subtitles مرت سيارة على قدمك منذ عامين وبقيت ليلة واحدة في المستشفى
    Sokaklarda, alışverişe gittiğim marketin park yerinde onu görmeye devam ettim. Open Subtitles وبقيت أنظر لها في الشوارع وفي موقف السيارات وأنا أتسوق
    Yani, o kadınlara ne yaptığını biliyor olmalıydı. Yine de seninle kaldı. Open Subtitles أعني ، كانت تعلم ما تفعله لهذه النسوة وبقيت معك على كل حال
    Ararat Hastanesi'ne DNA örnekleri almak için nakledildi ve sonuçlar çıkana kadar orada kaldı. Open Subtitles وتم نقلها إلي المستشفي حيثُ قاموا بأخذِ حمضها النووي وبقيت هناك إلي أن جاءت نتائج الفحوصات
    Beş yıl önce o da Amerikalı biriyle evlendi ama ondan boşandı ve ülkede kaldı. Open Subtitles لقد تزوجت بأمريكي أيضا، خمس سنوات بعد، لكن انفصلت عنه، وبقيت في البلاد.
    Tüm olanlardan sonra gelip yanında kaldı. Open Subtitles لقد جاءت وبقيت معكِ بعد كلّ ما حدث. لقد ساعدتكِ على النهوض بحياتكِ مُجدداً.
    İlkçeyrek için paçayı kurtarmamıza son bir adım kaldı. Open Subtitles ‫وبقيت لدي حركة واحدة ‫كي ندخل في سواد هذا الربع
    Bölündü, ve o zamandan beri böyle kaldı. TED لقد قطعت .. وبقيت مقسمة منذ ذاك الحين
    "Dur biraz!" diyebilirsiniz, "Neden bütün antimadde kaybolurken, sadece madde geride kaldı?" TED ولربما قلت "انتظر!، "لماذا اختفت المادة المضادة تماماً وبقيت المادة فقط؟"
    Anne, kendini bütün arkadaşlarından ve hazırlık süreçlerinden soyutlayıp haftalarca tek başına kaldı. Matemini yaşadı. Sonra yavaş yavaş iyileşti. TED فابتعدت الأم عن جميع صديقاتها، وشبكة التنظيف، وبقيت وحدها لأسابيع... ثكلى... ثم تعافت ببطء.
    Beş gün olmuştu ve yazacak bir kelime bile bulamamıştım. Open Subtitles انقضت 5 أيام وبقيت عاجزاً عن التفكير في شيئ لأكتبه
    Ben savaşa gitmek yerine, evde kalıp çalışmalarıma devam etmiştim. Open Subtitles انا تجنبت الحرب وبقيت في البيت لمتابعة دراساتي
    Ayaklarımın ağrısı Rebecca için duyduğum üzüntüye ağır basana dek yürüdüm durdum. Open Subtitles وبقيت أمشي حتى بدءت افكر عن مدى السوء الذي شعرت به وانا افكر بربيكا
    "Eşyalarımı toplamam lazım. Geç gelirim." ve orada 20 yıl kaldın. Open Subtitles يجب أن أحضر أغراضي سأتأخر وبقيت هناك عشرون سنة
    ve hayır demeye devam ettim, yaklaşık 30 telefon görüşmesinde ve sayısını hatırlamadığım telefon mesajlarında. Open Subtitles وبقيت أرفض حوالي 30 إتصال وعدد كبير من الرسائل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus