Bir kez köpekbalığı avını yakalarsa koku ve hareketlilik diğerlerini de çeker. | Open Subtitles | وبمجرد أن اول سمك قرش يصطاد فريسته, الرائحة و الثَوَرَان تجذب الآخرين. |
Süre bir kez doldu mu, geriye yaklaşık 3 dakikan kalacak. | Open Subtitles | وبمجرد ان ينتهى الوقت سيكون لديك ما يقرب من 3 دقائق |
Bazen de adeta çökmüş şekilde dersliğe giren insanlar vardır. Geldikleri an bunu anlarsınız. | TED | ولديك أشخاص اخرين ينهارون فعليا حين يدخلون، وبمجرد دخولهم تستطيع رؤية هذا الانهيار. |
Sırrın için sana yalvaracak, yalakalık yapacaklar, fakat verdiğin an onlar için bir hiçsin artık. | Open Subtitles | سيرجونك ويتملقونك للسر وبمجرد ان تبوح لهم به لن تعود ذا قيمة لهم |
Ahlaki açıdan karar vermeniz gereken her anda, her yerde Lily'yi düşünün. | TED | وبمجرد أن تواصل يومك، وتواجه هذه الخيارات الأخلاقية، فكّر بـ لي لي. |
Küresel dava adına harekete geçmek zorundasın, ve bir kere bunu yaptıysan başarmışsın demektir. | TED | يجب أن تقوم بعمل ما تجاه قضية عالمية. وبمجرد أن تفعل هذا يمكن أن تكسب نقاط تكفيك للتأهل. |
Almanlar tanksavarlarla tarlayı kuşatmışlar. | Open Subtitles | الألمان لديهم مضادات دبابات مخبأ في الحقل وبمجرد مانعبر هذا السياج, |
Saldırı sürerken ben ana orduyla bataklıklardan hücum edeceğim. | Open Subtitles | وبمجرد وقوع القتال سأُهاجم من المستنقعات بالجيش الرئيسي |
Bir kez başladı mı, olayın nerelere gidebileceği beni korkutuyor. | Open Subtitles | وبمجرد أن يبدأ، أخشى أنني لن أستطيع التحكم فيما سيحدث |
Ortak kullanıma bir kez girdi mi artık hep orada kalır. | TED | وبمجرد وجود شيء في المشاعات، فإنه سيكون دائماً هناك. |
Bir kez dünyanızı bildiğinizde okuyucunuzun da aynı derece bileceğine olan umutla, karakterlerinizi özgür bırakın ve görün neler oluyor. | TED | وبمجرد أن تفهم عالمك كما تأمل أن يفهمه قارئك، أطلق العنان لشخصياتك فيه وانظر ماذا يحصل. |
Orayı bir kez girdiğinizde onları sorgulayabilirsiniz. | TED | وبمجرد أن تكون هناك، تستطيع التعرف منهم عن قرب. |
Ve bir kez söz verildiğinde sonsuza dek lanetlenme riskini göze almamak için bu sözden dönülmemelidir. | Open Subtitles | وبمجرد حدوثه لا يجوز التخلص منه بدون خطر الإدانة الأبدية. |
İfadesinin yalan olduğunu ispatladığmız an bülbül gibi şakımaya başladı. | Open Subtitles | وبمجرد كنا قادرين على إثبات أن هذه كذبة أخبرنا بكل شيء |
Polis telsizinde ya da mailde geçtiği an A takip edildiğini anlar ve hayatta ortaya çıkmaz. | Open Subtitles | وبمجرد ان ينتهي هذا الشيئ ان مذياع الشرطة او البريد الاليكتروني سوف يعلم بانه مراقب |
Buraya geldikleri an, köpekler gibi öleceksiniz. | Open Subtitles | وبمجرد وصولهم لهنا جميعكم ستردون ارضاً كما الكلاب |
Oradan çıkmaya başladıkları an... - Olur da o psikopatların birkaç tanesi motoruma girerse yine çıldırmazsın değil mi? | Open Subtitles | وبمجرد أن أبدأ لقيادة لهم، وتحصل في كامارو ومتابعة. |
Bunu yaptığımız an artık sonsuza kadar İnternet'te kalıyor, ve bu görüşlerimizi değiştirmek yeni kanıtlar olsa bile çok zorlaşıyor. | TED | وبمجرد فعلنا لذلك، يدوم الأمر إلى الأبد على الإنترنت، ونصبح أقل حماسا لتغيير هذه الآراء، حتى عندما تظهر أدلة جديدة . |
Bu inşa edildiği anda, Afrika'da ve bütün gelişmekte olan ülkelerde herkes yapı belgelerini / çizimlerini ücretsiz olarak alıp çoğaltabilir. | TED | وبمجرد أن يتم بناءها، سيكون بمقدور أي شخص في أفريقيا أو أي دولة نامية أن يأخذ مستندات البناء وأن ينسخها مجاناً. |
Elime geçtiği anda, elbette senin için bir araba gelecek. | Open Subtitles | وبمجرد أن يكون بين يديّ بالطبع، ستصل السيارة من أجلك. |
Bir keresinde o çirkin pantolonu giydim ve kemeri sıkıca bağladım, hemen o anda havalı olabilecek bir şey geliştirdim. | TED | وبمجرد أن ارتديت هذه السراويل، طورت على الفور شعورًا بالخيلاء. |
O'Brien'ın bildiği gibi bir kere bu fikir kabul edildiğinde eleştirel muhalefette bulunmak imkânsızdı. | TED | وما يعرفه أوبراين هو وبمجرد قبوله لهذه الفكرة فالمعارضة الانتقادية هي مستحيلة. |
Almanlar tanksavarlarla tarlayı kuşatmışlar. | Open Subtitles | الألمان لديهم مضادات دبابات مخبأ في الحقل وبمجرد مانعبر هذا السياج, |
Saldırı sürerken ben ana orduyla bataklıklardan hücum edeceğim. | Open Subtitles | وبمجرد وقوع القتال سأُهاجم من المستنقعات بالجيش الرئيسي |