Bu tipteki bir işadamının sonsuza dek yaşamasını bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن ان تكون من هذا النوع من الرجال وتتوقع ان تعيش طويلا |
Onun üstüne atlayıp hemen teslim olmasını bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك مجرد القفز عليها وتتوقع منها أن تدور فى الحال |
Hey, önce beni başından savıp, sekiz yıl sonra hayatıma girip her şeyin yolunda olduğunu bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا تستطسع التخلي عني ثم تعود لحياتي بعد ثمان سنوات وتتوقع كل شئ ليكون على مايرام |
Ama böyle karşıma çıkıp beni sevdiğini söyleyince her şeyi düzelmesini bekleme. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك أن تظهر فجأة وتقول أنك تحبني، وتتوقع أن هذا سيصلح الأمور |
Birleşmiş Milletler, küresel nüfusun üçte ikisinin şu andan itibaren 6 yıl içinde su kıtlıklarıyla yüzleşmesini bekliyor. | TED | وتتوقع الأمم المتحدة أن ثلثي سكان العالم قد يواجهون ندرة المياه بعد ست سنوات من الآن |
Bir adamın 2 milyonunu alıp, öylece unutmasını bekleyemezsiniz. | Open Subtitles | أنت لا تأخذ 2 مليون دولار من رجل مثل هذا وتتوقع أنه سينساهم |
Aptal bir mektup yazdı diye onu affetmemi mi bekliyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً قد قام بكتابة رسالة غبية وتتوقع مني أن أعود إليه ؟ |
Böyle öfke uyandırıcı şeyleri söyleyip sana inanmamı bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك فقط أن تقول هذه الأشياء الرهيبة وتتوقع أن أصدقك |
Bir eşya gibi davranıp, cevap vermesini bekleyemezsin. | Open Subtitles | لاتعاملها مثل شي جماد وتتوقع الاستجابة منها |
Emrivakiyle planları değiştirip bu küçük parti cücelerinin emirlerini yerine getirmelerini bekleyemezsin. | Open Subtitles | وتتوقع أن هذه الحفلة الساحرة تحتمل مزايداتك |
Birisiyle seks yapıp sonra her şeyin iyi olmasını bekleyemezsin. | Open Subtitles | أعني، لا تعاشر شخصاً ما، وتتوقع بعد ذلك أنّ كلّ شيء سيكون على ما يرام |
Eskiden yaptıklarını yaparak her şeyin normale dönmesini bekleyemezsin. | Open Subtitles | لايمكنك فقط ان تفعل الذي فعلته وتتوقع ان تسير الامور كالمعتاد |
Bana yaptıklarından sonra buraya gelip benden senin için üzülmemi bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تاتي إلى هنا بعد ما فعلته بي وتتوقع مني أن يشعر بالأسف من أجلك. |
o benim en iyi arkadaşım ve sen bana emir vermezsin ve itaat etmemi bekleyemezsin | Open Subtitles | أنه أعز أصدقائي ولايحق لك أن تأمرني وتتوقع مني أن أطيعك |
İşlediğin cinayetler için üzgün olduğunu söyleyip bağışlanmayı bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك فقط أن تقول أنا أسف على ما فعلت وتتوقع غفران |
Faturalarını ödememe niyetini duyurup üstüne de itibar bekleyemezsin. | Open Subtitles | لايمكنك أن تعلن عن نواياك بعدم دفع ماعليك من فواتير وتتوقع بعد ذلك أن تحتفظ بتصنيفك الإئتماني. |
Yaşıyor. Bu kadar ti'ye alan biri olduğun sürece ne bu dünyada ne başka bir yerde hiçbir başarı bekleme. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون متشائماً وتتوقع أي قدر من النجاح في هذا العالم أو أي عالم آخر |
Danny, şunu tekrarlayıp durarak ne demek istediğini anlamamı bekleme. | Open Subtitles | داني , لاتعيد كلامك وتتوقع ان افهم مالذي تقصده |
Bu bu ofise gelmekten bıktım artık kıçını öpmem için beni bekliyor. | Open Subtitles | كونىّ مريض لمجيئك إلىّ المكتب. وتتوقع أننى سأُقبِل مؤخِرتك. |
Boktan bir baş ağrısı oluyor ve listenin en başına çıkmayı bekliyor. | Open Subtitles | تعاني صداعاَ لعيناَ وتتوقع أن تتربع أعلى القائمة |
Bir adamın 2 milyonunu alıp, öylece unutmasını bekleyemezsiniz. | Open Subtitles | أنت لا تأخذ 2 مليون دولار من رجل مثل هذا وتتوقع أنه سينساهم |
Kim olduğunuzun önemi yok demenize rağmen bir prens gibi davranıyor ve benden de bir hizmetkâr gibi davranmamı bekliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تدعي أن اللقب لا يهمك ولكنك تتصرف مثل أمير وتتوقع مني أنتظرك و اعاملك مثل الخادمة |