Ona, öğretmenimin bana yaptığı muameleyi, benimle alay edip beni başarısızlık örneği olarak göstermesini kaldıramadığımı söyledim. | TED | وقلت لها أنني لا أستطيع مواجهة ذلك بسبب الطريقة التي تعاملني وتسخر بها مني المعلمة واستخدامها لي كمثالا على الفشل |
Beni reddeden, benimle alay eden, birkaç saat önce kaçma planları yapan bu kız. | Open Subtitles | التى كانت تخدعنى وتسخر منى وتخطط للهروب منى منذ ساعات قليلة؟ |
güzellikle, bu ihtişamla, her bir taşı, benim için, kutsal olan bu mekanla alay ediyor. | Open Subtitles | الجمال، هذه العظمة مع التهديدات، وتسخر مكان، بالنسبة لي، كل حجر مقدس. |
Kenarda durup her şeyle alay etmek havalı görünüyor olabilir ama günün sonunda gerçekten havalı olmuyorsun. | Open Subtitles | قد يبدو رائعًا أن تجلس على جنب وتسخر من كل شيء لكن في نهاية اليوم لن تكون رائعًا حقًا |
Silmezsen FBI karşında kırmızı bayrak sallamış ve sana inanan herkesle alay etmiş olursun. | Open Subtitles | دعه على الأنترنت، وتكون تلوّح براية حمراء في وجه المباحث الفدرالية وتسخر من كلّ الناس الذين آمنوا بك |
Blog yazarlarından nefret edersin, Twitter'la alay edersin. | Open Subtitles | انك تكره المدونين وتسخر من تويتر |