İşleri ağırdan aldık, birbirimizi tanımaya vakit ayırdık. Sonrasında adım adım beraber çalışmayı öğrendik. | TED | لذلك بدأنا بالتعرف على بعضنا البعض ببطء وتعلمنا كيف نعمل معًا تدريجيًا. |
Kontrolü akıllı parçalara dağıtmamız gerektiğini öğrendik. | TED | وتعلمنا أننا يجب أن نوزع السيطرة إلى أجزاء ذكية. |
Sırf uyduları test etmek için onları uzaya bile gönderdik ve uydularımızı ölçekli üretmeyi öğrendik. | TED | بل أننا نرسلها للفضاء للاختبار فقط وتعلمنا كيفية بنائها على نطاق واسع |
Ciddi tıbbi kararlarla başa çıkmayı doğrudan deneyimleyerek öğrendik. | TED | وتعلمنا مباشرة كيف نعاني مع القرارات الطبية الصعبة. |
Koşulsuz sivil eylemlerin önünde engel oluşturan, yıllardır süren misyoner ve bağışçıya olan bağımlılıkla kafa kafaya geldik ve bunu da yaşayarak öğrendik. | TED | تقابلنا وجهًا لوجه مع من لهم باع طويل في التبشير والاعتماد على المانحين الذي يُعيق العمل المدني غير المشروط، وتعلمنا ذلك بالطريقة الصعبة. |
Ve hayata sevgiyle sarılmayı da hergün yeniden öğrendik. | Open Subtitles | وتعلمنا إنه كل يوم لازم تكون الحياة عزيزة علينا |
2004'te bir teleskop bu fooğrafı çekti, karanlık madde ile ilgili yeni birşey öğrendik. | Open Subtitles | وبعدها في سنة 2004 إلتقط تليسكوب هذه الصورة وتعلمنا شيئا جديدا عن المادة المظلمة |
öğrendik ki, hayatımızdaki en parlak noktalar her şeyin en iyi olduğu yıllar değil sadece, ...ama sabitler öyle. | Open Subtitles | سنوات حيث كل شيء أصبح أكثر إشراقا وتعلمنا أن النقاط المضيئة في حياتنا |
Yıldız tozlarının her birimizi ve basit bir evrensel kimya setinin gördüğümüz her şeyi nasıl oluşturduğunu öğrendik. | Open Subtitles | وتعلمنا كيف أن غبار النجوم قد صنع كل واحد منا وكيف أن كيمياء الكون البسيطة قد صنعت كل شيء نراه |
Kesin öyleydi. Ve kot pantolonlar hakkında epey bir şey öğrendik, | Open Subtitles | بالطبع، وتعلمنا الكثير بشأن البناطيل الزرقاء |
İnsanlar fark etti. Biz de geçtiğimiz yaz yeniden davet edildik ve aslında Hamptons'a taşındık. Bir ev için haftalık 3.500 dolar ödedik ve nasıl sörf yapılacağını öğrendik. | TED | الناس لاحظوا. لذا دُعينا في الصيف الماضي، وانتقلنا حقاً إلى هامبتونز، دفعت لنا 3500 دولار أسبوعيا للمنزل، وتعلمنا ركوب الأمواج. |
İnsanların, iş özellikle kendilerini temsil yeteneği az olanlara geldiğinde, eşitlik değişimine daha açık olduklarını da öğrendik. Aslen çocuklara ve bebeklere. Çünkü onların bulundukları durumdan sorumlu olduklarını düşünmüyoruz. | TED | وتعلمنا أيضًا أن الناس منفتحون على إزالة عدم المساواة خاصة عندما يتعلق الأمر بالناس قليلي القوة -- بشكل أساسي، الأطفال والأولاد الصغار، لأننا لا ننظر لهم كأشخاص مسؤولين عن وضعهم. |
Bu başarısızlıklardan çok şey öğrendik. | TED | وتعلمنا الكثر من تلك الإخفاقات. |
Evet, son yüzyılda, evrende egzotik nesneler olduğunu -kara delikler- öğrendik. | TED | أنه يوجد أشياء غريبة في الكون -الثقوب السوداء. وتعلمنا أنه يوجد ماد ظلمة وطاقة ظلمة |
IW: Sabır hakkında da çok şey öğrendik, MW: hayal kırıklıklarıyla baş etmeyi, IW: liderliği, MW: takım çalışmasını, IW: dostluğu, MW: Balililer ve kültürleri hakkında çok şey öğrendik IW: ve bağlılığın önemini öğrendik. | TED | ولكننا أيضاً تعلمنا الكثير عن الصبر، وعن كيفية التعامل مع الإحباط، وعن القيادة، وعن العمل بروح الفريق، وعن الصداقة، تعلمنا الكثير حول سكان جزيرة بالي وثقافتهم وتعلمنا أيضا عن أهمية الالتزام. |
Küçük şeylerin problem yarattığını öğrendik. | TED | وتعلمنا أن الأمور الصغيرة نتنة |
Sonra Ethan gitar çaldı ve şarkı söyleyerek başın yedi tefekkürünü öğrendik. | Open Subtitles | ثم عزف (أيثن) الجيثار وتعلمنا التأملات السبعة للرأس وذلك من خلال غنائها. |
Geçen sene sanal gerçeklik şirketimiz Vrse ile 15 film yaptık ve birkaç şey öğrendik. | TED | لقد صنعنا 15 فيلماً في العام الماضي في شركتنا الإفتراضية، (فرسي)، وتعلمنا أشياء قليلة. |
Çok şey öğrendik. | TED | وتعلمنا الكثير. |
Asgard, bilim alanı konusunda sizden bin yıllarca ileride ve bu hayatta bazı şeylerin asla anlaşılamayacağını öğrendik. | Open Subtitles | (أسغارد) متقدمة عليكم بألفية في سعينا من أجل العلم، والمعرفة، وتعلمنا أنه توجد بعض الأمور لا يمكن فهمها أبدا. |