Aslında bir dizi otomatik donanım ve gerçek zamanlı okunan yazılıma bağlı ve mikrobun gelişim durumları konusunda ekibe geri bildirim yapıyor. | TED | والتي اتصلت بمجموعة من أدوات وبرامج الكمبيوتر والتي تقرأ في وقت تفاعلها حقيقي وتنقل للفريق المصمم ظروف نمو الميكروب |
Ayrıca, virüsü hayvanların taşıması ve bulaştırması gibi faktörler bizim en iyi çabalarımızı tümüyle baltalayabilir. | TED | وعوامل كالحيوانات التي تحمل وتنقل الفيروس قد تُضعف قصارى جهودنا بكاملها. |
Videoları kayıt etmek, düzenlemek ve kendi kanalları olan KebiraTV'ye rapor etmek için el kameraları kullanıyorlar. | TED | وهي تستخدم كميرات التصوير القديمة لكي تصور .. وتعدل وتنقل اخبار المنطقة الى قناة خاصة بنا قناة كيبيرا |
Sıvılar arıtılır, elenir ve yalnızca yetkili tıp personeli tarafından transfer edilir. | Open Subtitles | تنقّى السوائل وتمسح وتنقل على يد طاقم طبّى مصرّح به |
Eğer düşecek olursa, Mike, yerinde kal... ve hemen toptan kurtul. | Open Subtitles | اذا سقط , مايك يلصق قدمه بالارض وتنقل الكرة بسرعة |
Eğer düşecek olursa, Mike, yerinde kal... ve hemen toptan kurtul. | Open Subtitles | اذا سقط , مايك يلصق قدمه بالارض وتنقل الكرة بسرعة |
Okyanuslar, rüzgârla ya da Ay ve Güneş'in çekim kuvvetiyle gelen enerjiyi yakalarlar. | Open Subtitles | تحبس المحيطات وتخزن وتنقل الطاقة سواءً كان مصدرها من الهواء أو قوة سحب جاذبية القمر والشمس |
Anne bu bölgenin tehlikeli olduğuna karar veriyor ve yavrusunu başka bir yere götürüyor. | Open Subtitles | تقرر الأم بأن هذا المكان من الحي خطير وتنقل صغارها إلى مسكن جديد |
Gördüğünüz gibi hala hayatta ve hastaneye yetiştirilmeye çalışılıyor. | Open Subtitles | كما ترون، لا تزال حية وتنقل سريعاً إلى المستشفى الآن يبدو أنها بخير |
Eğer babam daha ihtiyatlı bir adam olsaydı malların nerede ve nasıl paketlendiği ve yollandığına dair bilgi birikimini malları çalma işine girmek için kullanırdı. | Open Subtitles | أعرف بأن والدي كان رجل حسابات ربما كان يستخدم معرفته بأين وكيف تحزم تلك البضاعة وتنقل لإدخالها لمكان الاختطاف نفسه |
Hızla ölürüm cesedimi ortadan kaldırırsın ve bilgisayarlarımı temizlemek ve dosyalarımı silmek için bir ekip yollarsın. | Open Subtitles | ، ويقتلني بسرعة وتنقل جثتي ، وترسل فريقاً لكي . يمسح حاسوبي ، ويدمر ملفاتي |
Trenler afet bölgesine tahıl taşıyor ve mültecileri Şanksi'ye taşıyor. | Open Subtitles | القطارات تنقل الحبوب إلى منطقة الكوارث وتنقل اللاجئين إلى "شانزي". |
Hastalık yüksek ateşe sebep olup böbrek, dalak ve beyne zarar veriyor ve birkaç gün içinde ölümle sonuçlanıyor. 50.000 yıl boyunca bu sinek, sadece vahşi hayvanların yaşadığı ulaşılamaz bir bölge olan Pontino Bataklıkları'nın tartışmasız kraliçesiydi. | Open Subtitles | لتغذية بيضها وانها تلدغ البشر وتنقل لهم العدوي المرض يشمل ارتفاع حرارة الجسم |
Dünya'yı turlayan sergilerde ve birçok dilde yayınlanan kitaplarda yayınlandı. | Open Subtitles | وتنقل المعرض في العالم وطبع الكتاب بعدة لغات |
Beyninizin de buna benzer birşey yapması gerekir biz artık değerlemeye tabi tuttuğumuz beyin sistemlerini anlayıp tanımlayabiliyoruz, bunlardan bir tanesi hücreleri beyinsapında bulunan nörotransmitter sistemi kapsayan ve dopamin kimyasalını beynin geri kalanına gönderendir. | TED | يقوم دماغك بفعل نفس الشيء كذلك، وبدأنا الآن في فهم وتحديد أنظمة الدماغ المشاركة في التقييم. وواحد منها يتّضمن نظام الناقل العصبي التي تقع خلاياه في جذع المخ وتنقل مادة الدوبامين الكيميائية إلى باقي الدماغ. |
Uçaklardan her biri sert bir manevra yapabilir ve yakıtlarının herhangi bir miktarını, yan yana bulunmaları şartıyla, havada yavaşlamadan anında aktarabilirler. | TED | تستطيع أي طائرة أن تلتف وتنقل أي كمية من الوقود لأي من الطائرتين الأخرتين في الهواء بدون إبطاء في سرعتهم. بفرض أنهم يحلقوا بجانب بعضهم |
Hem oşinografik, hem de atmosferik tüm kilit değişkenleri ölçen bilim sınıfı sensörlerle yüklü ve canlı yayın uydusu bu yüksek çözünürlüklü veriyi gerçek zamanlı olarak kıyıya aktarıyor. | TED | محمّلين بمجموعة من أجهزة الاستشعار العلمية التي تقيس شتّى المتغيرات الأساسية، الخاصة بكل من المحيط والجو، وتنقل وصلة الأقمار الصناعية المباشرة هذه البيانات عالية الدقة عودة للساحل إبانها. |
bu yüzden hataya sebep olabilecek bir çok insan ve kontrol var reaktörü açarken, ve birşeyleri içeri dışarı hareket ettirirken Bu da iyi değil. | TED | اليوم، أنت تقوم دائماً بإعادة تعبئة المفاعل، لذا فلديك الكثير من الناس والتحكم يمكن أن تحصل بصورة خطأ، ذلك الشئ حيث تفتحها وتنقل الأشياء للداخل والخارج. ذلك ليس جيداً. |
Radyo haberleri, UBS'nin Radyo Bölümüne transfer oluyor ve son olarak Haber Bölümü bağımsız bölüm olmaktan çıkıp, Network'e bağlı bir departman haline geliyor. | Open Subtitles | وتنقل أذاعة الأخبار إلى قسم يو بي أس الإذاعي... ويتم تخفيض قسم الأخبار من قسم مستقل... إلى قسم مسؤول أمام الشبكة |
Yeni koordinatları uygulamadan önce, dışarı çevirip bunları birkaç komşu geçide iletmiş olabilir, onlar da kendi çevrelerine, ve böyle devam ediyor. | Open Subtitles | قبل أن تتحدث التطبيقات الجديده إنها تتصل ببعضها وتنقل لها تحديثات البوابات المجاوره الذي بالتالي تنقله إلى المجموعه التالي , وتستمر بذلك , |