Buldum. Bir tarikata üye oldu ve onu kaçırıp eski haline getirdik diyebiliriz. | Open Subtitles | أعلم , يمكننا أن نقول أنه أنضم إلى طائفة وتوجب علينا إعادة توجهيه |
Geri dönüp kurtaracak vaktim var sanmıştım ve çabucak harekete geçmeliydim. | Open Subtitles | لقد ظنّنتٌ بأن لدي وقتاً لأرجع إليهم وتوجب عليّ القيام بالإتصال |
Kızlarımı her şeyden çok seviyorum ve onların tekrar tekrar öldüğünü görmek zorundayım. | Open Subtitles | أحب بناتي أكثر من أي شيء آخر, وتوجب عليّ رؤيتهم يموتون مراراً وتكراراً. |
Ne var ki eskort gemilerinden bazılarının yakıtı tükenmek üzereydi ve ayrılmak zorundaydılar. | Open Subtitles | لكن بعض من سفن الحراسه كانت تواجه مشكلة نفاذ الوقود وتوجب عليهم مغادرة ساحة المعركه |
Fakat orada yol kesikti ve dönmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لكن الطريق الإلتفافي كان مقطوعا وتوجب علي ان استدير. |
Çamaşır işini gece yapardık çünkü bebeğim küçüktü, bebek bezlerini kaynatmalı ve yemek yapmalıydım. | Open Subtitles | كنا نقوم بالغسيل أثناء الليل فكان عندي رضيع صغير وتوجب عليّ أن أغلي الحفاظات وأطهو الطعام |
ve adam hepsini alacaktı dostum. O işten o kadar çok para kazanabilirdim ki. | Open Subtitles | وتوجب علي أخذها كلها يارجل ويتوجب علينا الحصول على المال الوفير منها |
Ama araba hurdaya döndü ve Ben de hastaneye yatmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لكن وقع لنا حادث وتوجب على بين الذهاب للمستشفى |
Bir şey oluyordu ve ne olduğunu bulmak istiyordum. | Open Subtitles | شئ جذبنى لهذا المنزل وتوجب علي معرفة ذلك الشئ |
Ahlaksız bir hafta sonundan sonra onu terk ettin ve ben de istifa etmesini engellemek için ona zam yaptım, sağlık sigortası yaptırdım ve ücretli izin verdim. | Open Subtitles | لقد تركتها بعد نهاية اسبوع سيئة وتوجب علي اعطائها علاوة وتأمين صحي وعطل مدفوعة لمنعها من الإستقالة |
ve çağırmakla da da çok iyi etti adamım. | Open Subtitles | وتوجب عليه أن يتصل ويقدم الخدمات ليحصل على ذلك يا رجل |
O noktada çark ettiler, ...durup anlamaya başladılar, ve kabul etmek zorunda kaldılar, ...ne tanrının ne de tanrıların olmadığını. | Open Subtitles | لقد توقفوا عند هذه النقطة وتوجب عليهم أن يفهموا، وأن يقْبَلوا، بأنهلاوجودللإله. |
Babamı korumak için bizimkilere yalan söyledim ve sen de benim için yalan söylemek zorunda kaldın ve sana borcum büyük. | Open Subtitles | كذبت على وحدة المراقبة العامّة لحماية والدي وتوجب عليك الكذب لحمايتي وأنا أدين لك كثيراً |
Topu bütün çukurlara soktum ve Fisher'ın tantanalarını çektim. | Open Subtitles | ضربت كل مخبأ وتوجب علي الإستماع إلى فيشر |
Son kruvasanı kaptım ve bunun için sadece bir hizmetliyi kovalamam yetti. | Open Subtitles | خطفت آخر قطعة كروسون، وتوجب علي فقط إبعاد أحد المشرفين عن الطريق بمرفقي للحصول عليها. |
Bir işe girmek ve yaşayacak iyi bir yer bulmak zorundaydım. | Open Subtitles | وتوجب عليّ الحصول ..على وظيفة, وتوجب عليّ ايجاد مكان لائق للعيش فيه |
Şiltte isminin nasıl yazılmış olmasını sormak için aradılar ve bende birisine söylemeliydim. | Open Subtitles | لقد اتصلوا ليسألوا عن كيفية نقش اللوحة التذكارية، وتوجب علي إخبار أحد |
Ama hırsız bunu anlamış olmalı ve hava polisi yanında otururken çalamayacaktı o da Ford'u Birinci Sınıf'tan çıkması için kandırdı. | Open Subtitles | لكن لا بد أن السارق اكتشف ذلك و لم يستطيعوا سرقة الساعة مع جلوس الفريق الأول الطيار هناك تماماً، وتوجب عليهم استدراج |
ve sen bana başka bir kadınlar görüştüğünü söylüyorsun. | Open Subtitles | وتوجب علي العيش لأسمعك وأنت تخبرني عن علاقتك بإمرأةٍ أخرى |
Boku çıkmış bir ilişkideydim ve kurtulmam lazımdı. | Open Subtitles | كنت في علاقة فاشلة وتوجب عليّ المغادرة منها |